16 Aralık 2016 Cuma

Kendini Arayanlara;


Karanlık bir sokakta yürümeye başlarsın.Arabalardan insan seslerinden eser yoktur. Sana sadece sokak lambası ve rüzgarın sesi eşlik eder. 

Ortada bir sebep yokken buraya ait olup olmadığın sorgulamaya başlarsın. Cevabı aradıkca derine inersin. Derine indikce ayakların yavaşlar. Sanki varacağın bir yer yokmuş gibi hissedersin.Önce nefesin daralır, sonra ruhun ayaklarından fazla yoruluncaya kadar yürürsün.

Yolun sonu yok. Dönüp dolaşıp varacağın yol yine aynı yer. 

Kendini oraya ait hissedemezsin. Kendini hiç bir yere ait hissedemezsin. Kendinden yorulursun. Kendine kim olduğunu sorarsın. Peygamber değilsen bu soruya öyle kolayca cevap veremezsin. 
Hiç kimse 'kimim ben?' sorusuna uzun uzadıya düşünmeden cevap veremez. 

Cevap adın ve soyadından fazlası. Cevap geçmişi kabullenip, geçmişten ders çıkarışında saklı. Cevap geleceğe yön verişinde saklı.

Biz küçük insanlarız, kim olduğumuza karar vermekten korkarız. Çünki biliriz hayal, hayal olmaktan çıkıp hedef haline geldiğinde varmak istediğimiz hedef büyür. Hedef ne kadar büyükse uğruna ödenecek bedelde o kadar büyüktür. 

Bu yüzden yerimizde sayarız. Sadece zamanı harcar, yollarda kendimizi ararız. 

Hayata olduğun yerden bakıp olumsuzluğa kapılma, hayata olmak istediğin yerden bak.



Kendimizi yollarda değil kendi potansiyelimizde bulacağız.

26 Kasım 2016 Cumartesi

Hatrı Sayılır Acı


Birine geceni gündüzünü adadığında geriye sana dair kalan tek şey adın oluyor. 
O biri gittiğinde adınında bir önemi kalmıyor.
Ne kadar seviyorsan o kadar ölüyorsun.
Ardında bıraktığı tek şey hatrı sayılır acısı oluyor.
O acıya gözün gibi bakıyorsun.
Aşkına ihanet etmemek uğruna kendine ihanet ediyorsun.
Kendi ellerinle kalbini parçalıyorsun.

O acı sen istesende istemesende bir gün geçiyor ve yerini koca bir boşluğa bırakıyor. 
Alışıyorsun.
İşte o zaman sanki onca şeyi sen yaşamamışsın gibi hissediyorsun. 
Sanki aşkın uğruna onca şeyi sen yapmamışsın gibi.
Sanki aşk diye bir şey yokmuş gibi.

Yeni kendine merhaba de.
Aşk dolu şarkılar dinlediğinde, filmler izleyip, kitaplar okuduğunda hiç bir şey hissetmeyen yeni kendine merhaba de. 

Artık yalnızsın, alışmışsın.
Acının yok olduğu gibi kalbinide yok etmeyi başarmışsın.

Ağlaya ağlaya aşık olduğun birini ağlaya ağlaya unutursun.
Ağlaya ağlaya aşık olduğun birini ağlaya ağlaya beklersin.

Gelmez, beklersin.
Zaman geçer, beklersin.
Gelecekmiş gibi hissedersin, beklersin.
Gelmez.

Yinede;
" Eğer gelip beni yalnızlıktan kurtarmak istersen, bıraktığın yerde seni bekliyor olacağım."

25 Kasım 2016 Cuma

İyiki Doğdun Canımıniçi


Çok sevilmeye değer olan herşey aynı zamanda ölmeyede değerdi. 

Önce sesini sevdim, sonra gözlerini, yüreğini, kalbini.. Ölü bir adamdın ama sanmıştım ki içinde biryerlerde kalbinin bir köşesi bana aitti.

Ölü bir adamı sevdim.
Ölü bir adama manalar yükledim.
Ölü bir adamda öldüm.
Ölü bir adamda ziyan oldum.

Seninle seyrettiğim gökyüzüne senden sonra her gece hüzünle baktım. Yukarıda herşey aynıydı. Yanımda olan ise sadece koca boşluğun.

Şimdi gelsen, bir sarılsam, kokunu içime çeksem, yine canımıniçi desen.. Ah o sesi bir kez daha duyabilsem. O yeşil gözlerine bir kez daha bakabilsem.Anlatırım, ağlarım, ah ederim, avazım çıktığı kadar sevgimi haykırırım. Sende yine kendine düşeni yaparsın, gelmezsin. 

2yıl önce bugün sana "nice mutlu, benli yıllara" demiştim. Meğer birlikte kutladığımız son doğum gününmüş. Geçen yıl doğum gününü yalnız kutladım. Sen yine nice mutlu yıllaraydın ama 'benli' değildin. 

Bu yıl bugün sen oradan, ben burada. Sen mutlusun, ben yapayalnız. Sen duymayacaksın ama ben yinede söyleyeceğim;

"Nice mutlu sağlıklı huzurlu yıllara canımıniçi. Hep yanında olacağım demiştim. Yanında olamadım ama senide unutamadım. İyi ki doğdun, iyi ki varsın. Olmasanda varsın, kalbimdesin. Gitmeden önce söylemiştim 'mucizemsin' diye. Bana en güzel bir yılımı verdin. Yine olsa yine severdim seni. Gideceğini, onca acıyı yaşayacağımı bilsem yine kalbimi açardım. Bugün senin değil benim doğum günüm. Başıma gelen en güzel şeydin. Seni seviyorum, olmasanda."

                                                                                                                                       25.11.2016


18 Kasım 2016 Cuma

Senden Kurtulabilmem İçin




Senden kurtulabilmem için seni affedebilmem gerekli. Ama neyim varsa alan adamı affedemiyorum.

Unutmaya gücü olmayıp, hatırlamaya gücü olan bir kadına ne söylemek isterdin? Zamanla geçeceğini mi? Geçmiyor. Gittiğin gün zaman durdu.

Bizi bu hale ben düşürmedim. Bizi bu hale ben getirmedim. 'Beni' tek başıma 'biz' yapmadım. 
Ama şimdi günahlarının bedelini iki yıldır burada yalnız başıma ödüyorum.

Bunları okuduğunu biliyorum. Gelmeyişin yüzün olmadığından değil, senin için hiç oluşumdan. Yokluğunu bile terkedemeyen birini sevememek nasıl bir duygu?

Sakın bana o kıza olan aşkından bahsetme. Sen orada bile isteye terkettiğin bir kadın için ölürken, ben burada başkasının yerine beni koymaya çalışıp olmayınca çekip giden yalancı bir adam için ölüyorum. Üstüne birde 'ben sana sev mi dedim' diye kızıp giden adamı kalbimde bitiremiyorum. 

Acı olan bir başka şey ne biliyormusun? Yazdıklarımı ne kadar okursan oku bana değil, yine ona ağlayacaksın.

11 Kasım 2016 Cuma

Sevgi Dolu Sevgisize


Gidip gelmeyene, arayıp sormayana kaç kadeh kaldırdım hatırlamıyorum.
Doluyorum, taşamıyorum.

Hayallerim sana tosluyor.
Seninle ilgili kurduğum hayallerin önündeki engel bile sensin. Kocaman, kaskatı bir duvarsın. Yıkamadığımı anladığım günden beri sessizce önünde oturuyorum.

Buralar bildiğin gibi değil. Bildiğini sandığın gibi hiç değil. Burası benim yaman duygularımın sığ şehri. Burası yavan ruhumun bitik nehri. Burası senden bana kalan ölü bir şiir antolojisi.

Öyle sevgi dolu bir sevgisizdin ki..


Herşeyin önünde dimdik durup kendine yenilenler toparlanabilir mi?
Aynaya her baktığında kendini lanetleyenler kötü günleri telafi edebilir mi?
Enkazdan gökdelen diken biri herşeye baştan başlayabilir mi?


Helak olanlardan başlayayım anlatmaya.
Kendimden, kalbimden, bendeki senden.

Muazzam bir ızdırap içindeyim.  Gittiğinde bitirdiğini zannettiğin duygu benim için yeni başlamıştı. Keşke kalbimi söküp gitseydin. 

9 Kasım 2016 Çarşamba

Ödeşmek İstemiyorum Ödetmek İstiyorum


Sana göz yaşlarımı bırakıyorum. Bundan sonra birinin kalbini kıracağın zaman onlara bak. İyi düşün taşın, karar ver. Benim artık o yaşlara, o yaslara ihtiyacım yok. Çünkü sen bana acımasız gidişler bıraktın, onlarla çok şey öğrendim. 

Kalpsizsen eğer can yakmak çok kolaymış.
Kalpsiz ol.
Kalpsiz ol ki canını yakamasınlar.

Kalpsizsem eğer, gözyaşlarıma ihtiyacım yok.
Kalpsizim.

Tüm acılarım, yaşlarım, yaslarım senin olsun. Bana bir yararı olmadı. Hepsi senin uğrunaydı. 

Hepsini, herşeyi al götür. Bir daha birinin kalbine bela açacağında onlara bak, bana yaşattıklarını gör. Bir daha kimsenin hayallerini enkaza dönüştürme. 
Bir daha kimsenin yüreğini nefesinle kana bulama.

Son kez gel.
Ödeşmek değil ödetmek istiyorum. Kalbini yerinden sökmek istiyorum. 
Canını alsamda döktüğüm göz yaşlarıma değmezsin biliyorum. 

Aşk ve nefret aynı doğrunun yolcusu. 

Gözyaşlarımda boğulup, hakettiklerinle çürümen dileğiyle. 

29 Ekim 2016 Cumartesi

Unutacağını Yüzüne Gözüne Bulaştıranlara


Biz basit bir olayı karmaşıklaştıran iki kişiyiz seninle.
Birbirine kendini yanlış tanıtan iki kişi.

Yüreğimin sesini dinledim ve kalbimin götürdüğü yere gittim. Orada sadece acı vardı. Yüreği bana dedi ki 'o adamı başka bir adama tutunarak unut'.

Yüreğimi dinledim.

Tutunduğum adam yanlış adamdı. Tıpkı aşık olduğum adam gibi.

Ben hep kendi açımdan bakmışım.
Kendimi hiç senin yerine koyup kendime bakmamışım.

Ben kendime baktığımda terkedilmiş, sevgisiz bırakılmış, masum, canı yanan bir kız çocuğu görüyordum. Çiviyi çiviyle sökmeye çalışan aptal bir kız çocuğu.
Sen ise bana baktığında sadece dokunarak zaman geçirebileceğin bir beden görmüşsün. Hepsi bu.

Sana baktığımda.. Bilmiyorum. Sana hiç bakamadım ki ben. Fırsatım olmadı. Hesaplar, zamanlar, yaralar birbirini tutmadı.  Seni tanımaya fırsatım olmadı.

Kalbimi başka bir adamı severek incittim, aklımı ise kendimi sana kullandırtarak.

Yağmurdan kaçarken doluya tutuldum. Sevmedim seni. Kalbimdeki adamın yerini seninle doldurabilirim sandım. 

Kalbimden çok aklımda hasar bıraktım. Yine toparlayayım derken herşeyi yüzüme gözüme bulaştırdım. Hepsi bu.

15 Ekim 2016 Cumartesi

Gönlünden Düşene Balkondan Atlamak Ne Eder?


Gönlünden düşene balkondan atlamak ne eder?

Sen söyle. Kalbimde dağları yerinden oynattın bir kere. Ruhumu taşladın. Bana pespaye bir hayat bıraktın. Herşeyimi aldın, yarama basacak tuz bile bırakmadın. En inandığım yerden kırdın, nasıl toparlayayım?

Canım yanıyor diye bağırdığımda duymuyorsun sanmıştım. Meğer canım yanıyor dedikce sen benden kaçmışsın. 

 Bir beklenti içerisinde değilim. Olanlar bana oldu. 

Zaten tavana bakıp dalan, pencerelerden sarkan, sigarasından daha çabuk yanan, boşluklara tutunan hep 'kalan' değilmidir? Olanlar hep kalana olur. Giden gider. Uzaklaşır, hepsi bu.

Yana yana düştüm kalbinden. Ama kül olduğum her saniyeye değdi.


Düşeceğimi bile bile sevdim. 

Ah aptal kalbim, şimdi nasılsın?

3 Ekim 2016 Pazartesi

Aşk Bir Ölme İşlemi


 Boşluktun, kurşundun, günahtın. Bense tüm cesaretiyle sana gelmiş bir kadındım. Önce kalbine aldın beni, sonra yaka paça dışarı attın.

 Bazen birlikte oturduğumuz bankın yanındaki çöp kutusuyla konuşuyorum. Hiç olmadığını, ama olan şeylerden daha çok varolduğunu anlatıyorum. O bank bana hem doğduğum yeri hem mezarımı hatırlatıyor. 

Gittiğini duvara baka baka kabullendim, başka bir kadını sevdiğini yana yana. Ama yokluğunu asla kabullenemedim.

Sesini unuttum. 
Sesini deli gibi özlüyorum. Artık rüyalarıma bile girmiyorsun.

Herkesin, birinin ömründen alıp başka birinin ömrüne katmışlığı vardır. Nihayetinde aşk bir ölme işlemi.

Ama şunu bilmelisin;
Şimdi bu, benim ve duygularımın arasında geçen bir savaş.
Gün gelecek bu, senin ve kaybettiklerinin arasında geçen bir savaş olacak.

1 Ekim 2016 Cumartesi

Yarayla Merhem Aynı Adamsa


Zamanla öğrendim, ben bu dünyaya birinin acısını dindirmek için gelmemiştim. Bunu bile beceremeyecek biriydim.

Ben buraya acı çekmek için gelmiştim.

Sen ise acıydın, acıyı veren, acıyı çektirendin.
Sen, sendin işte. Bir adın vardı, ilahtın.

Bense hiçkimseydim. Hiç kimseydim çünkü sevdiğin adam tarafından yok sayıldığında hiç kimse oluyorsun. O seni istemediğini söylüyor, ertesi gün adını bile hatırlamıyor, yok oluyorsun. Yok oluyorsun çünkü o senin herşeyin, için, dışın, nefesin. Ondan yoksan hiç bir yerde olamıyorsun. Elinden hiç olmaktan başka birşey gelmiyor.


 Ben senin için yanlış kadındım, sen benim için doğru adam. Bizim hikayemizde yalanlar vardı, gözlerimin içine bakarken aradığın başka bir kadın vardı.

Acım, yaram, merhemim. Biliyorum, unutamıyorsun onu. Unutacaksın, yeni birine güzel yeşil gözlerinle bakacaksın.Yeniden aşık olacaksın, biri gelecek yaranı saracak. Ben yapamadım, beceremedim. Yaranı saramadım. Ömrüne kendimi katamadım.

Özür dilerim.



24 Eylül 2016 Cumartesi

Unutacağım Derken Hep Seni Hatırladım


Bu 'seni unutamama' meselesi artık anılardan, şarkılardan, sokaklardan ibaret değil. Kafamın içindesin. Oradan söküp atamıyorum. Nedenini bilmiyorum, olmuyor. Bir an bile içimden çıkmıyorsun. Unutacağım derken bile seni hatırlıyorum. 

Sanki herşey ilk gün ki gibi, sanki dün gitmişsin. Sanki 2yıl geçmemiş. 

Yer gök dilsiz olsa yine birşekilde bana seni hatırlatır biliyorum.
Dört duvar sağır olsa ben yine anlatacak tavanlar bulurum biliyorum.
Kimsem kalmasa aynalarla seni konuşurum biliyorum.

Yokluğunu bile seve seve severim. 
Benden mantıklı kararlar bekleme, sensizlikte beynim ayaz kesti. Aklım firarda. 

Kalbimle bağlantımı kesecek kadar tecrübeli değilim daha. Seni söküp atamıyorum, can çekişe çekişe yaşıyorum. 

Herkesin içinde çeşit çeşit çocuklar vardır.  Kalpleri kırılınca büyürler. Artık 'sevimli çocuklar' değil, 'bozuk kişiliklerdir'. 
İçimdeki neşenin kaybolmamasını, hep gülmemi isterdin. Sonra çocuklarımı katlettin. Bana tırnaklarımı kemirttin. Sonra ağlarken kahkaha atmayı öğrettin. Bana hastalıklı, dengesiz ruhlar bıraktın. 
Burası bataklık, belden aşağı vurduğunda farkettim. Çırpındıkca aşağılık yalanlarına batıyorum. Senden önceki kendimi unutuyorum. Sana deliriyorum. Lütfen hatırlat bana.
Gerçek ben nasıl biriydim? 

21 Eylül 2016 Çarşamba

Yeşil Gözlü Adama İthafen;



Yeniden seni sevmek isterdim, sana koşmak sana gelememek, sana ölmek. Yeterki bir şeyler hissedebilmek isterdim. 

Biliyormusun yok oluyorum diye diye bunu başardım. Artık yokum. Hiçim.

 O susturmak istediğim çığlıkları bile özlüyorum. Gün gelecek içindeki sesi özleyeceksin deseler inanmazdım. Özlüyorum. 

Canım acımıyor, doğru ya yokum, olmayan birinin canı acıyamaz. Beni üzen şeyleri yaza yaza bir yere varılmadığını öğrendim. Bir daha şöyle omuzuna yatamayacağımı öğrendim.
Öğrendiklerim önce beni benden, sonra beni sen düşüncesinden uzaklaştırdı. Yoklukta sevilmez, yokluktan varedilmez. Yoklukta nefes alınmaz. 

Gitti giden, ben kendimden, o senden, sen benden.

Sensizliğe alışamıyordum, şimdide hiçliğe alışamıyorum. Beni nereye koyarlarsa koysunlar eğreti duruyorum. Ayak uyduramıyorum, mutlu olamıyorum. Yeniden ben olamıyorum. 

Birşeyleri kafamda bitirip yeniden başlayamıyorum. Seni kestirip atamıyorum, boş veremiyorum, kafamın içinden yok edemiyorum. 

Bu son diyorum, 'yeşil gözlü adam' diye tutturmuş kalbimi vazgeçiremiyorum. Ne pahasına olursa olsun, yok olmak uğruna olsun yerine birini koyamıyorum. 

 Kimse senin gibi olamadı. Olmasınada müsaade etmedim zaten. 

12 Ağustos 2016 Cuma

Belki Doğru Kadınları Üzmezsiniz Diye


Kalp kır, can yak. Öyle çok sevsin ki seni, terkettiğinde camlara yumruk atarak ellerini parçalasın. Onunla tüm patikalarda yürü. Seni hatırlamamak için uzun yollarda yorulurken bile seni hatırlasın. Kırmızı güllerden nefret et. Basit şeyleri sevme ki seni farklı sansın. 

Yanlış kadın ol. Yanılt. Yanılt ki canı yansın. Terk et. Geri dön. Umut ver. Bir daha terk et. Gözlerine bak, hiç sevmedim de. Yalan sansın. Asıl yalanın kendi inandığı olduğunu anlamasın. Erkekler yanlış kadın sever. İstemiyorum dersin istediğini farzeder.

Hiç olduğuna inandır, işte o zaman karşısında gördüğü amaçsız ve mutsuz kadına tapacaktır. Erkekler düşünen kadın sevmez ve karşısına çıkan boş beyinli her kadının duru bir güzelliği olduğuna inanır.

Kalıplaşamıyorum ben. Dünyanın en doğru kadını oluyorumda, iki dakikalığına olsun yanlış kadın olamıyorum. Yani ben olsam terkedemem seni, çünkü özlerim. Özlemek için terkedememde, çünkü özlerim. Yanıltamam, surat asıp moralini bozamam. Canını acıtıp kendi canımı acıtamam. Ortadan kaybolamam, patikada bulamazsan beni uzun yolda karşına çıkarım. Ne zaman ne yapacağım belli olmaz düzensizimdirde ama düzenli severim. Yalan söyleyemem.  Bazen çok konuşurum bazen çok susarım. Bir gün sen gidersin başka adamları severim. Onların geçici olduğunu bilirim onları severken bile seni özlerim. Cesaretliyimdir, elimden tut 'seni yokuşlara sürüklüyorum' de koşa koşa gelirim. 

Olmadı. Olmasın Ben güzel sevdim. Zaten benden başka ne beklenebilirdi ki. Sevilemiyorum ben, beceremiyorum. Yalnızca güzel sevebiliyorum. Sende güzel terkediyorsun. Ben beceremiyorum. 


5 Ağustos 2016 Cuma

Ağlarken Acıyarak Kendime Güldüğümde Farkettiklerim


Bir kerecik daha sarılabilsem sana? Çok mu şey istiyorum? Bir kerecik daha kokunu içime çekerek omuzunda yatabilsem?
Zaten ben sana hiç doya doya sarılamadım ki. O omuzlarda yerim yok. Hiç olmadı. Geldim ve geçtim.

Hemde tam iki buçuk yıl önce geçtim. Ve bugün hala sana, hep sana. Hala yolumun kesişemeyeceği bir adama.

Az önce yine yatağımda ağlaya ağlaya dönmen için dua ederken buldum kendimi. İki buçuk yıldır hala aynı kırık umutla.

Sonra nefesim kesildi, yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Yine bilinçsizce sayıklarken buldum kendimi. Aynaya baktım ve kendime o kadar yabancı geldim ki. Kendimi tanımak için kaç dakika aynaya baktığımı hatırlamıyorum. 

Kendime gülümsedim, bu ben değildim. İlk defa delirmekten bu kadar endişelendim. Yere yığılıp birde kendim için ağladım. Bugüne kadar nasıl dayandım, hayret.

Biliyor musun, omuzuna bir kere daha yatsam hepsi geçecek. Başka bir kadına ait olan omuzlarına.

Ama ben hala sana...

Sevemeyeceksen keşke öldürseydin. 

Aklım başımda değil. Hiç bu kadar yıkık hissetmemiştim. Bunu yerine başka bir adam koymaya çalışıp imkansız olduğunu anladığımda farkettim.

Senin acın benim kaderimken, ben senin kaderin değilim. Ne acı, başkasının çocuğunu taşırken bile seni seveceğim.

Susarak çıldıracak daha çok iki buçuk yıl var önümde. Acımadın, keşke öldürseydin.

29 Temmuz 2016 Cuma

Anılarımızın Hatırı İle


Anılarımızın hatrı bir türlü tükenmiyor. Ağlıyorum, sızlıyorum, bağırıyorum, çağırıyorum başa dönüp seni özlüyorum. Anılarımız acı veriyor, yinede sevgisi bitmek tükenmek bilmiyor.

Uğruna savaşılacak adamdın. Dünyanın en güzel adamıydın, ama değilmişsin işte. Devrik cümlelerimden bir farkın yokmuş. Kalbimde güzelmişsinde anlatmaya gelince eğreti durmuşsun yüreğimin en güzel yerinde.

Biliyorum bitmeyeceksin, ömrümün sonuna dek dinmeyen yaram olarak kalacaksın. Kalbimin yarısı hep tamamlanması imkansız olarak kalacak. Hayatımın sonuna dek uzaklara daldığım özlemim olarak kalacaksın. 

Geleceğe bakıyorum geçmişi görüyorum. Senden kaçtığım her yol sana çıkıyor. Paramparçayız ikimizde. Ve benim kırıklarım sende, seninki bambaşka bir kadında.

Oysa küçük kalbimde küçük hayaller kurmuştuk seninle. Şimdi ben unutsamda aşk unutmaz. 

Kendimi sende unutacak kadar çok sevdim ya, asıl ben ona yanarım. 
Kendimi sende ölecek kadar çok sevdim ya, asıl ben buna kanarım.

Sabah olacak, zamanın hızla tükenmesini beklemek için dua edeceğim. Gece gelecek, sabah olması için dua edeceğim.  Haberin yokken kalbimi sende tüketmeye devam edeceğim.

Söz veriyorum, hiç bir şeyden haberin olmayacak. Seni acınası halimle rahatsız etmeyeceğim. 

Anılarımızın hatrıyla tükenmeye devam edeceğim.

28 Temmuz 2016 Perşembe

Goddessizm Kuralları



  • Kimseye senin hakkında ne düşündüğünü, artı ve eksi yanlarını sorma. (Sence ben nasıl biriyim, beni nasıl buluyorsun vb..) Bu sorular karşındakine seni özgüvensiz gösterir. Bu tarz soruları sadece seni yargılamayacak koşulsuz şartsız seven insanlara sormalısın. Unutma annen ve baban seni koşulsuz şartsız seven tek insanlar. 





  • Sevgilinin arkadaş kadar, arkadaşın anne kadar gerekli olmadığını öğren. (Her konuda öncelik annişkoların.)



  • Aşık olmak doğum gibidir. Annen ve baban sen doğduğunda, sana koşulsuz şartsız kucak açıp sevgi verebiliyor. Bunda sebep, sonuç, mantık aramıyorsak aşık olduğumuzdada eşimizi nedenlerden ve sebeplerden dolayı sevmemeliyiz.  Yani olduğun gibi sevil. Beceremiyorsan büyük ihtimalle yanındaki insan yanlış kişidir. 



  • Yerine göre düzenli olmayı öğren. Uyku düzeni hayatın bir parçasıdır, düzenli snap atmak değildir.


  • Popüler kültüre ayak uydurma, kendi popüler kültürünü yarat.



  • Cesaretli ol, sonuçları göze al. İşine gelmeyen bir şey olduğunda kör ol.



  • Yaşadığın herhangi bir olay sonucu sen beyaz dediğinde muhtemelen çevrendeki insanların çoğu siyah diyecektir.Bu gibi olaylarla karşılaştığında şunu söyle kendine 'siyah doğru bir seçim olsaydı bunu söyleyen kişi şuanda benden daha mutlu olurdu' Başkalarının fikirleri kimin umurunda. Herkesin başka biri hakkında binlerce boş fikri vardır. Kendin için en doğru 5686874 kararı sen verirken başkaları senin için en kötü 345678 karar verir. (Annişkolar hariç.)



  • Bir yeteneğini keşfet ve onu geliştir. Bu şekilde kendine olan güvenin artacak, kendini daha mutlu ve değerli hissedeceksin.



  • Bir insanın beş huyunu severken bir huyunu sevmeyebilir ve bunu göz ardı edebilirsiniz. Çünkü kimse mükemmel değildir. Ama bir insanın beş huyunu sevip iki huyunu sevmiyorsanız onu derhal hayatınızdan uzaklaştırın. Hayatınuızdan tüm bu insanları çıkarttığınızda büyük ihtimalle üç beş arkadaşınız kalacaktır. Unutmayın az ve öz kişilikler her zaman daha iyidir. 



  • Mükemmel olduğunuzu düşünmeyi bırakın. Eğer mükemmel olduğunuzu düşünüyorsanız büyük ihtimalle bu egonuzun mükemmelliğidir. Ego iyi bir şey değildir. İyi ve kötü huylarınızı sevin eksilerinizle barışın. 



  • Her zaman daha iyisi olabileceğinizi bilin. İçinizdeki gücü farkedin ve kontrol altında tutmayı öğrenin. Daha iyisini olayım derken dozu kaçırıp kalbinizi köreltmeyin, yakınınızdaki güzelliklerle yetinebilmeyi öğrenin. Biliyorum 'her zaman daha iyisi' ve 'elimizdekilerle yetinme' kavramları birbirine zıt yönde.  Bu yüzden konu ne olursa olsun her zaman yerine göre davranmayı bilin. 



  • Sürekli alkol tüketmek size hiç bir şeyi unutturmaz ve acınızı dindirmez. Eğer unutmak istiyorsanız beyninizi uyuşturmaktan vazgeçin. Gerçeklerle yüzleşim ve analiz edin. Bunları yaptığınız takdirde herşey daha basit bir hal alacaktır. Geçtişte zamanı dondurmaya çalışmanın acıdan başka birşey getirmediği gibi geçmişle yüzleşmedikce bir geleceğimiz olmayacaktır. 



  • Günde 4 saat aptal tv programları izlemekten ve onları hayat felsefeniz haline getirmekten vazgeçin. İzlemek istiyorsanızda sizi etkisi altına almayacak dozda izleyin. Daha sonra gidin ve yararlı şeylerle vakit geçrin. Mesela günde en az 8 saatinizi karşısında geçirdiğiniz televizyonunuzu kimin ne zaman nasıl icat ettiğini öğrenin. Eminim hergün izlemeseniz bile açık bırakmayı alışkanlık haline getirdiğiniz bu icadın buluşunu araştırmak aklınıza dahi gelmemiştir. 



  • Yola çıktıklarınızı yolda bulduklarınıza değişmemek için onları iyi seçin. Çünkü bazen on gündür tanıdığın insan on yıldır tabıdığın insanın yerini kolaylıkla doldurabilir.



  • Sevdiğin insanla aranda yıkılmayacak sağlam bağlar kur. Doğru kişiyi bulduğundabunu yapmak için çaba sarfetmene gerek kalmayacak ve kendiliğinden oluşacak.



  • Her zaman kalbinin sesini dinle ve sakın pişman olma. Sonucunda üzülsen bile bundan ders çıkart. Kalbinin her zaman sana öğretmek istediği bir şey vardır. Kalbin her zaman seni geleceğe hazırlar. 



  • İnsanlar arasındaki enerjiye inan. Yalnızca pozitif enerjiler mutluluk ve huzur getirir. 

22 Temmuz 2016 Cuma

Ölmüş Kalpten Yazılar


Gidiyorum diyemezsin, ölüyorum ve seviyorumda. Sen sadece sessiz sedasız kalbolmayı bilirsin. Gidiyorum diyecek cesaretin yok, sevibilecek kalbinde yok. Ve bu yüzden ölmeni gerektirecek  bir cesaretinde yok.

Kayboldun, seni ararken yaktığın köprüleri, el ele çıktığımız zorlu yolun harabesini buldum. 

Şimdi o yokuşu bölüşmüş çıktıklarımızı bir bir iniyoruz seninle. Zaten çok önceden biliyordum. Güzel kadınlar çirkin adamların kalbine sığmaya çalışırken ölecekti. O zamanlar kıyamet alametim olacağını bilmiyordum. O zamanlar güzel olan sendin çirkin olansa ben. 

Zaten ben hiç bir zaman kalbini aklına değişmeyi seven küçük kız çocuğu olamadım. Her insan büyüyeceği zaman kendisine yol gösterecek birini belirlerdi. Bazen ailesinden birini, bazen film karakterini, bazende ansızın karşısına çıkan birini. 

Varlığınla değil yokluğunla olgunlaşıyorum. Çünkü sen bana karanlıklarda ışık aramayı öğrettin.

Anlatamıyorum. Kendimi anlayamazken sana anlatabilmem aptallık olurdu. Ne kadar boşsam o kadar doluyum. Ne kadar yaşıyorsam o kadar ölüyorum. Ruh halimin pekde iyi olduğunu söyleyemem. Evin her köşesi  seninle olan mutlu anılarla doluyken bu pek mümkün olmuyor. Bazen odamda volta atıyorum bazen duvara yaslanıyorum, o anlarda bile alıma geliyorsun. Sanki o hareketleri tekrarladığımda eskisi gibi telefond saatlerce konuşuyormuşuz gibi hissediyorum. Eve şöyle bir bakıyorum, her yerde senin sesin. Odamın kapısının sağındaki duvara yaslanıyorum karşısındaki yatakta otururken görüyorum kendimi. O yatakta gecenin bir vakti demeden saatlerce konuştuğumuzu hatırlıyorum. Sonra mutfak, salon, yemek masasının etrafında attığım turlar balkon heryer anıların. 

Her yerde sen sesin kelimelerin ve özlemim. Bunlara rağmen el ele çıktığımız yokuşu düşe kalka inmeye çalışıyorum. Başladığım yerdeki bataklığa dönüyorum. Kabuğuma çekilmeye gidiyorum.

Artık biliyorum, bir gün değiştiğinizde, değişmenize sebep olan kişi geri dönse bile eskisi gibi olamıyorsunuz.

Döneceğinden değil bu sözüm, ölen kalbimin sevemeyeceğinden.

27 Mayıs 2016 Cuma

Kendini Kaybetmiş Birinde Kendini Bulamazsın




Benimki, kendini kaydetmiş birinde kendimi aramaktı. Sende kendimi bulayım derken yok oldum. Var olduğumu zannettiğim kalbinde ziyan oldum. Hiç oldum. Darmaduman oldum. Ne olduysam oldum, bir sevdiğin kadın olamadım. 

En çok da ne koyuyor biliyor musun, olduğumu zannettiğim yerde başka bir kadın vardı. Sen bile yoktun kalbinde. Bir tek o vardı. Bense kalbini ararken oracıkta kayboldum. Meğer senin kalbin çoktan helak olmuş. 

Bazı şeyleri kaybettikten uzun zaman sonra hatırlayınca, yaşananlar lüksmüş gibi geliyor. Düşünsene, biz o gece baş başaydık. Ben senin omuzunda yatıyordum. Sanki hiç bitmeyecek gibiydi. Bitti. Ama biten bende bitti. Sende zaten hiç bir şey başlamamıştı ki. Zaten kalbinde başkası olan, bu yüzdenden kalbini terk etmiş bir adam başka bir kadını sevemezdi. 

Sevemeyeceğini anladığım günden beri bende kendimi sevemiyorum. Seni affedemiyorum, seni sevdiğim için kendimi de affedemiyorum. Baştan başlayamıyorum bir türlü. Gözlerimin içine bakarken başka bir kadına deli divane olduğunu biliyorum. Yinede unutamıyorum. 

Gecen gündüzün ben olmuşken, hiç mi sevmedin beni?  Canımıniçi derken, her geçen gün aşka olan inancımı arttırıyorsun derken, iyiki varsın derken hiç mi sevmedin beni? Sesimi duymadan günün geçmezken nasıl bırakıp gittin? Sadece sen varsın derken nasıl başka bir kadını sevebildin? Gözümün içine güle güle nasıl bana bunca şeyi yaşatabildin? Her gününü benimle geçirirken nasıl kalbine sığdıramadın beni?

Cevapları ararken ziyan oldum. Hiç oldum. Darmaduman oldum. Ne olduysam oldum, sadece kayboldum. Ne olduysan oldun, bir beni seven adam olamadın. 


21 Mayıs 2016 Cumartesi

Umut Var İnanç Yok


Dünyanın en şanssız insanı olabilirim, ya da en afallamış. Gittiğin günden beri her cümlemin sonu 'zaten ben şanssız biriyim' ile bitiyor. 

Sen sanki sadece gitmedin. Sen sanki peşinden sadece kalbimi götürmedin. Sen benden bir şeyler azaltmaktan çok çoğalttın. İçime bitmek tükenmek bilmeyen umutlar bıraktın. Sonuna varılmayan yok oluşlar bıraktın. Sen çaresizliklerin içine gömdün beni. 

Ben ister miydim aynı adama aynı kalple defalarca ölmeyi? Ben ister miydim dönmesi imkansız olanı beklemeyi? Bitmiyorsun işte. Ne zaman nereden bir anı çıkacağı, ne zaman seni hatırlayıp kalbimin sıkışacağı belli olmuyor. 

Sen sadece gitmedin, kalbimin tam ortasına canlı bir bomba bıraktın. Patlayan ama öldürmeyen, parçalayan ama güçlendirmeyen, yok olduğumu sandığım anda yeniden dirilten. Ve tekrar öldüren.

Hep dönecekmiş gibisin, ama aslında hiç dönmeyeceksin. Zaten hep sevmiş gibi yapıp hiç sevmeyen sen değil miydin? 

Senden sonra elimi neye atsam yüzüme gözüme bulaştırdım. Senden sonra Dünyam tepetaklak oldu toparlayamadım.

Unutamıyorsam sebebini sen söyle. Ben kendime ne söylersem söyleyeyim ikna edemiyorum. 'Bu adam seni hiç sevmedi' diyorum, 'yalancının tekiydi' diyorum bir türlü kendime anlatamıyorum. Sen karşıma geçip ne söylediysen koşulsuz, şartsız, yargısız inanmıştım. Şimdi yine geç karşıma, seni unutmam için birşeyler söyle. Belki sen söylersen ben yine inanırım. 

Ama şunu biliyorum ki karşıma çıkıp birşeyler söylemeye cesaretin yok. Sende biliyorsun, o kadın için yaktığın sigaralar bile benim kadar yanmamıştır. 


14 Mayıs 2016 Cumartesi

Aşk Sözle Olsa Herkes Mecnun Olurdu



Haklısın aşk sözle olmaz, söz vermekle olur. Ki sen ne söz vermeyi becerebildin ne yalanlardan arındırılmış güzel sözler söyleyebilmeyi.Sen sadece terk etmeyi bildin. Sen hem kendi sevdiğini terkettin hem seni seveni. Sen hem öldün hem öldüğünden çok öldürdün. 

Haklısın, aşk sözle olmaz. Benim artık sözlerim tükendi, sessizliğimle seviyorum. Çünkü biliyorum duymadın, duymuyorsun, duymayacaksın. Beni hiç bir zaman anlamayacaksın, sana olan sevgimi küçümseyerek kendini kandırmaya çalışacaksın. 

Böyle biri olduğun için özür dilerim. Senin yerine ben utanıyorum kendimden. Onca hatıra biriktirdik birlikte, sen onları çöpe attın bense kalbime. 

Haklısın aşk sözle olmaz, göstermek gerekir. Bir bakışla, yanyana ağlayarak, sevdiğinin canı yandığında canından can gittiğinde, onu mutlu ettiğinde dünyalar senin olmuş gibi hissettiğinde aşk olur.

Ama sen uğruna yaptığım hiç bir şeyi anlamadın ki. Ben yine yazarım, binlerce sayfaya adını zikrederim. Bak, yine seni zikrediyorum. Bunu her seferinde nasıl beceriyorum biliyor musun? Hani giderken beni binlerce parçaya böldün ya, her bir parçam şimdi bir sözü temsil ediyor. Bunların tüm sebebi sensin. Benim her bir sözüm sensin. 

Haklısın aşk sözle olmaz. Sözle olsaydı eğer verdiğin sözlerin arkasında durur ve gitmezdin. İyi ki varsın dediğin kadına giderken 'ben sana sev mi dedim?' diyerek hesap sormazdın. 

Terk edip birde hesap sormak mı? Dur, sen bunları duysan 'ben seni terk etmedim' dersin. Çünkü beni yarı yolda bıramadın. Çünkü o yola benimle hiç çıkmadın değil mi? Hem suçlusun hem güçlü. Hesap verme sadece açıkla, sevmediğin bir kadınla nasıl aylarca gönül eğlendirdin? Nasıl gözümün önünde başkasına ölürken bana canım dedin. 

Beni bırakıp gittiğin günün sabahı yatakta oturup her sabah mesaj attığın telefonuma baktım. Bomboştu. Sensizlik beynime dank etti. 'Allahım ben bundan sonra nasıl yaşayacağım' diye düşünerek geceden kalma şiş gözlerimle bir daha ağladım. Çaresizdim, yapayalnızdım, sensizdim. Bir daha olmayacaktın. Uzun zamandır tatmadığım o acı nefesimi kesti. Ben o gün öldüm. Yıllar geçti hala ölüyüm. 

Haklısın aşk sözle olmaz, zaten bu yaşattıklarını hiç bir söz anlatmaya dayanmaz.

26 Nisan 2016 Salı

Yarım Kalmış Yazılar


O gece sahilde uzun uzun oturduk. Beraber geçirdiğimiz en uzun geceydi. Sanki yıllardır yanıbaşımdaydın. Öyle içten, öyle samimiydin ki. Yanında bir an olsun gülüşümü eksiltmedim. Çok mutluydum o gece seninle.

Herşeyi, bütün belkilerimi acabalarımı geride bırakıp sadece yemyeşil gözlerine odaklanmıştım. Sonra sen bir şarkı açtın ve ben o karanlık denizin en dibine daldım. 'Ne oldu prenses neden birden durgunlaştın?' diye sordun bana. Cevap veremedim, sol yanağımla gülümsedim. 

Üzüldüğümü anladında, sebebini anlayamadın. Yani ben sana nasıl anlatayım ki, ben seni böyle canımın içine koyup severken senin başkasını seviyor oluşunu. Nasıl anlatayım gözlerindeki o acıyı görüp elimden birşey gelmeyişini. Ve birde neden seni kendinden çok seven beni değilde, terkedip gittiğini sevişini. Nasıl anlatabilirdimki sana bunları. 

O gece gözlerine bakarak gülümsediğim son gece olduğunu bilseydim, içimden geçen herşeyi yüzüne haykırırdım. 

Senden sonra kimse prensesim demedi bana. 
Babam bile.

16 Nisan 2016 Cumartesi

Bilmek Yetmiyor


Aklım başımdayken ölemiyorum. Delirmek için elimde bir fırsat varken yaşamayı seçmek zorunda kalıyorum.

Çünkü artık biliyorum, ölüyorum dediğim her an yeniden doğuyordum. Ve bunu geriye baktığımda, daha beterleri başıma geldiğinde ancak fark edebiliyordum.

Aklım başımdayken yok olamıyorum. Düşünmeyi bir kenara bırakıp kendimi hiçliğin ortasına koyamıyorum. Normalde bir insanı düşündürmek öldürmekten daha zorken, ben düşünmekten ölmeye fırsat bulamıyorum.

Fark edebiliyordum.
Acımı kucağıma alıp korkulara sarıldığımda,
Korkak olduğumu yüzüme vurduğumda,
Gerçeklerden kaçmaya çalıştığımda,
Yokluğunu kendime itiraf etmemeye ısrarcı oluşumda,
Ve bunları delirmeye bağlayışımda bile fark ediyordum.

Güçlü olmak istemeyip aslında olduğumu,
Korkak olduğuma kendimi inandırma çabalarımın sonuçsuzluğunu,
Acımın aslında kaybediş değil kendimi buluşum olduğunu anlayabiliyor,
Fark edebiliyordum.
Çünkü canınız yandığında doğruyu bilmek yetmiyor, aynı zamanda anlamak ve hissetmek gerekiyor.

9 Mart 2016 Çarşamba

Sana Söyleyemediğim Şeylerden Biri Daha


Biliyor musun, ben bu kadar uzun süreceğini düşünmüyordum. Yani sonuçta, en iyi kendini tanır insan. Ben düşünmüştüm ki bir şekilde biter. Herkesin dediği gibi sadece takıntıdır benimki falan işte. 

Ama ben her şeyi tek tek denedim, kendimi inandırmaya çalıştım. Başkasını bulunca unutursun dediler. Kendimi başkasını sevmeye zorladım, olmadı. Müsaade etmedim kimsenin senin yerini doldurma fikrine. Sonra takıntıdır dedim, gittiğin yerlere gitmeyi, yazdıklarını okumayı, fotoğraflarına bakmayı bıraktım. Sen onu sevmiyorsun deyip durdum kendime, unutucam diye bağırdım. 

Bir yerden sonra tükendim. Seni hayatımdan çıkartmaya çalışırken bile canı yanan ben oldum. Evet sevmedin, umursamıyorsun. Hiç sevmedin, hatta başkasını severken yanımdaydın. Evet kandırdın. Evet haketmiyorsun. Ve şu an yoksun. Olmayacaksın. Ama artık bende yokum. 

Tüm bunlara alıştım. Hep aynı, her şey aynı, değişen bir şey yok. Artık gerçekten umudum yok. Ama her şeyin farkında olmama rağmen içimdeki bu sevgi bitmek tükenmek bilmiyor. 

Dün seni yanında bir kızla gördüğümde kızın sevgilin olduğu fikrini aklıma dahi getirmedim biliyor musun. Annem seni o kızla görüp üzüldüğümü zannedip kızdı bana. Sana değmeyeceğini söyledi. Haklı. 

Ama ben seni gördüğümde hala canım yanabildiği için, hala sevdiğim için kendime kızıp ağladım. 

Beni kırdığında sessizce hayatından çıkıp gitmiştim. Peşimden geleceğini sanmıştım, beni sevdiğini sanmıştım. Yıllar oldu hala gelmedin. Yokluğunda birşey öğrendim. Öyle gidilmezmiş. Geri dönme şansım olsaydı eğer, kırıp dökerdim herşeyi. Yokluğunla yaşatacaklarının hesabını ilk günden sorardım. İçimde sustuklarımı biriktirmezdim. 

Ne zaman ne olacağını bilemeyiz ama ben şu an ne olduğunu biliyorum. 
Kafayı yiyorum, geçmiyor bir türlü. Ne kadar anlatsamda, çabalasamda acım dinmiyor. Halledemiyorum, üstesinden gelemiyorum. 
Ölmek değil, öyle bir şey değil bu. 
Söyledim ya, bir kaç güne geçer sanmıştım. Bunu söylediğimden beri darmadağınım.

6 Şubat 2016 Cumartesi

Evini İçindeki Kadınla Yaktığını Söyle


Bir gün kendini yapayalnız hissedersen şunları söyle kendine;
Evimi içindeki kadınla beraber ateşe verdim. Herşeyi yaktım, yıktım, kül ettim. 

Şimdi ne senin dönecek bir evin var, ne de benim enkazını toparlayacak gücüm. Şimdi ne benim bir kalbim var, ne de senin sığınabileceğin bir yuva.

Merak ettiğim bir şey var. Bensiz bir gün bile geçiremeyen adam nasıl bunu yapabildi? 

Seni bulduğumda sendeliyordun, tüm yükünü omuzlamıştım. Yüreğimden sana ev yapıp gözüm gibi bakmıştım. 

Yürümeye başlar başlamaz yaptığın ilk iş ardında yangınlar bırakıp gitmek oldu. Hemde kim için? Seni o kendinle savaşa sokan kadın için.  Hemde ne için? Canını tekrar yakmasına izin vermek için. 

Merak ediyorum mutlu musun? Aklına geliyor muyum?

Merak ediyorum o kadın canını yaktığında bana mı koşup geleceksin? Yıkmak için yeni bir ev mi bulacaksın?

Kendi savaş meydanından kaçarken beni savaşlara sokun sen? Hemde seni diriltip diriltip yeniden öldürebilecek kadar acımasız bir kadın için.

Şimdi bende sendeliyorum. Senin kadar şanslı değilim ama. Benim tutunacak bir dalım yok, tüm yükümü sırtlayabilecek biri yok. 

Kendimi yapayalnız hisettiğimde şunları söylüyorum kendime;
Evim sandığım yerde tanıdığımı zannettiğim yalancı bir adamla aşık olduğu başka bir kadın varmış. Benim hiç bir zaman bir evim olmamış. 

O adam hayallerimi yakmış, yıkmış, kül etmiş.

5 Şubat 2016 Cuma

Kimsenin Bilmediği Şeyler



Seninle ilgili bir şey biliyorum. Kimsenin bilmediği bir şey, senin bile. 

Merhamet ve şefkat eksiğin var. Bende huzur buluyorsun. Bunun aşk olduğunu zannediyorsun. Ama ben biliyorum, sen içindeki boşluğu dolduruyorsun, zaman geçiriyorsun. Ruhumdan besleniyor beni yok ediyorsun. 

Söyleyemiyorum sana beni sevmediğini. Çünkü farkedişinin ardından gidişine dayanamayacağımı biliyorum. 

Bana ait olduğunu sandığın kadar uzaksın aslında. Bilmiyorsun. Söyleyemiyorum. Susuyorum. Her saniye belki sever diye kendimi kandırıp geleceğimi yakıyorum.

Bir gün gelecek, aniden gideceksin. Sen daha bunu bilmiyorsun, anlatamıyorum. 

Bir gün bir kadın gelecek, o zaman anlayacaksın ilgiye, aşka sahip olunmadığını, ait olunduğunu. Bir gün anlayacaksın bu işlerin nasıl yürüdüğünü, bir kalbin iki kişiye yetmediğini kalplerin bölüşüldüğünü. 

Peki ben şimdi ne yapıyorum? Diz kapaklarımı öpmene, avuç içimi okşayıp yanağına götürmene, saçlarımı koklamana, evin olduğuma inanmana izin veriyorum. Gideceğini bile bile sana ait hissediyorum, bana sahip olmana izin veriyorum. 

Kendimi ziyan ettiğimi biliyorumda, senden vazgeçemiyorum.