30 Mart 2018 Cuma

Heyecan ile Çık Yola


Meğer kendimi on beş yaşında bulmuşum, ama kendimi çoktan bulduğumu yirmi üç yaşımda fark ettim... Hep bir arayış içindeydim, yeteneğimi ve kim olduğumu arıyordum. İnsanlar sürekli yeteneğinizi keşfedin, kendinizi sevin ve sevdiğiniz işi yapın diyordu. Bir taneside çıkıp bunu nasıl yapacağımızı anlatmıyordu. Peki nasıl bulacaktık kim olduğumuzu? Sürekli bizi bastırıp, önümüze tüketebileceğimiz şeyler koyuyorları. Ruhumuzu beslememize müsaade etmiyorlardı.
Meğer heyecanlandığımız her ne ise, o bizim yeteneğimizmiş. Ve yeteneğimizde bizim kimliğimizmiş. 

Eğer bir yazı yazıyorken heyecanlanıyorsan, yazar olmak istiyorsundur, resim sergisinde gezerken heyecanlanıyorsan kendini bunun bir parçası olarak görüyorsundur, bir konferans dinlerken heyecanlanıyorsan seninde anlatmak istediğin şeyler vardır. Bizi heyecanlandıran şey, bizi mutlu eden şeydir. Ve mutlu olduğumuz yere aitizdir. Yeter ki içimizdeki sesi dinleyip kim olduğumuzu keşfedebilelim.

Öncelikle heyecanlandığımız şeyi bulacağız, daha sonra bununla ilgili hayaller kuracağız. Hayal kurmakla kalmayıp hayalimizi hedef haline getireceğiz. Sonrasında ise hedefimize doğru yola çıkacağız.Muhtemelen bu yolda çok yorulup üzüleceğiz, an gelecek pes etmek isteyeceğiz. 

Unutmamamız gereken şey ise hedefimizi sağlam kılanın, o yolda deneyimlediğimiz acılar ve mutluluklar olduğudur. 

Heyecanın ile çık yola, emin ol ki o seni yeteneğinle geliştirip mutluluğa götürecektir.

17 Mart 2018 Cumartesi

Ruhuma Sirayet Eden Bir Hastalık


Birbirimizden yitip gitme düşüncesi ruhumu düğümlüyor, kemiklerimi sızlatıyor. Birbirimizi bilinmez bir sona sürüklüyoruz. Ruhuma sirayet eden bir hastalıktan öte değilsin. Uyuşturdun tüm hislerimi, kovamıyorum içimden seni.

Birimizden biri ötekimizi başkalaştırdı. Hangimiz hangimizin hayallerine ayak uyduramadı. Ben kimim? Sahi, senden önceki ben miyim? Yoksa sana kendini sevdirmeye çalışırken yiten miyim?

Bir kadın var aynada, ışığı sönmüş gözleri ve yabancılaşmış gülümsemesiyle bana bakıyor. Bir kadın var yakamda, tüm külfeti üzerime yüklüyor. Ruh hangi kadına ait aynada ki ve içimdeki kadınların hiç biri bilmiyor.

Kapat gözlerini kalbim. Dinle beni. Hala içinde bir yerlerdeyim. Yok olanla yok olunmaz tıpkı ölenle ölünmediği gibi. Bırak o adamın gölgesinde yürümeyi. Hastalıklı bir ruhu olmayanlar şiir yazamazlar. Şiir kül ister, yıkım ister. Şair en başta acıya aşıktır, ve sonra bağımlı. Tüm bunları göze alıp onu kaybetmeden önce bir şiir yaz. Sonra yok et o narsist adamı ve aynada ki parçalanmış benliğini. 

Yürek yorulur, dilin yolu kesilir, 
Gözler boşluğa hapsolur.
Hayaller derine dalar,
Çıkış yolunu unutur.
Çırpınışlar kendini ele verir,
Tükenişler aşikar.
Hayat hep bir şeyleri çalar,
İnim inim inletmeden vermez geri.
Süründürür, oradan oraya vurur,
Ortada dımdızlak kalırsın. 
En acıklısıda,
Bu durumun artık umurunda olmayışıdır.
Dilin yolu açılsa da, gönül gözün kapalıdır.
Ey hayat, düştüm nihayet yakandan
Şimdi sen koş ardımdan.

7 Mart 2018 Çarşamba

İnziva


Sevgili yağmurdan kaçarken doluya tutulduğum;

İçimdeki her şeyini topladım. Yarın sabah ne varsa kapının önüne koyarım. Bende hiç bir şeyin kalmasın. Kalırsa kendini toparlayamazsın. Bilirim hayatın karmaşasından kaçmaya çalışırken paramparça olup etrafa saçılma duygusunu. O yüzden aklın kalbin her şeyin sende kalsın. 

Ben senden hiç bir şey istemiyorum. Sadece sevgini istemiştim, onuda vermeyi beceremedin. Bu saatten sonra akılmış, anıymış, kalpmiş sende kalsa bende kalsa ne fark eder. Zaten hayatın kendisi koca bir acı curcunası. Sol yanımın sızısı geçse hayat sağ yanımdan vurup yerlerde süründürür. Yürekteki ani sıkışmalar, boğaz düğümlenmeleri, uykusuz kalışlar.. Bunlar hiç bir zaman geçmeyecek. 

Hesabımızda sonsuz bir aşk vardı nasibimizde ise sonsuz bir acı varmış.Her mutluluk ardından yıkımlar ile gelirmiş, bunu çok geç anladım. 

En beklenmeyen terk ediş oyalanmaktan iyidir. 

İnzivaya çekiliyorum.