30 Ekim 2013 Çarşamba

Seviyorum Lan Seni


Bazı kitaplar var ya hani, hızlı okumayı çok iyi becerebilsen de onları hazmederek yavaşça bitirirsin. Bazen durup aynı yeri 2 defa okursun ama ne yaparsan yap biterler işte. Ben seni o kitaplara benzetiyorum. Bitmesin diye yavaşça okuduğum bittiğinde baştan aldığım bir kitapsın sen. Başlarda çok güzeldin, baş ucu kitabım gibiydin. Çok şey paylaştık birlikte. Birlikte ağladık, güldük, eğlendik. Biz olduk, biz kalamadık. Bütün saçma şeyleri beraber denedik, çocuk olduk kimi zaman. Etraftakiler ne der diye düşünmedik. Sen gecenin bir vakti özleyip kapıma geldin ben bu kıza aşığım diye bağırıp bütün mahalleyi ayağa kaldırdın. Ben evinizin kapısına oğlunuzu çok sevdim bana versenize onu yazdım. Sahil boyu el ele koştuk, sen farkında olmadan sırtına bu çocuk benim yazan bir kağıt yapıştırdım. Beraber babamın arabasını kaçırdık, Sırf hasta olup okula gitmemek için kışın ortasında koca bir kutu dondurmayı bitirdik. Hatırlıyor musun o fikir benden çıkmıştı ama ben hasta olmamıştım sen hasta olup yattığında yatarken okula diye evden çıkıp sana bakmaya gelirdim. Öyle işte bayağı bir mutluyduk ama bitti bir şekilde. Son buluştuğumuz günü hatırlıyor musun yağmurun altında kavga ediyorduk, ne için kavga ettiğimizi hatırlamıyorum belkide mutluluk çok gelmişti bize, rahat batmıştı. Kavga ederken bile şemsiyeyi bana tutuyordun. Sonra ben onu yere atmıştım. Sonuçta biz bizdik. Islanacaksak beraber ıslanacaktık. Sonra sen arkanı dönüp gitmeye kalkmıştın. Bende arkandan 'seviyorum lan seni' diye bağırmıştım. Sende bana dönüp aptal aptal bakmıştın. Şaşırmıştın, şaşırtmak için söylemiştim zaten. Ben hiç lan demezdim çünkü sesim çok naifti yakışmazdı öyle şeyler kızardın işte bana. Sonra hafifçe gülümseyip 'nereden öğreniyorsun böyle şeyleri?' demiştin çocuk azarlar gibi. Bende 'bilmem ki geçen gün Ahmet Batman'ın kitabında okumuştum kaba görünse bile erkeklerin hoşuna gidermiş falan yazıyordu bende hoşuna gider diye şeettim' demiştim. Sonra gelip bana hiç bırakmayacakmış gibi sıkıca sarılmıştın. Kulağıma fısıldamıştın 'böyle şapşal aşık bir kıza nasıl kıyılır ki'diye.  Yerden şemsiyeyi alıp beni eve bırakmıştın. Bende o an inanmıştım beni hiç bırakmayacağına içimden Ahmet Batman'a ve içimdeki kitap sevgisine teşekkür etmiştim. Çok değil ama sadece bir kaç saat sonra bitti diye mesaj atmıştın. Hani geceleri özleyip saat 3 olsa bile arardın ya, bende söve söve açardım telefonu. O zamanlar o sövdüğüm telefonları deli gibi özleyeceğimi bilmiyordum. İşte o saatlerden birinde mesaj atmıştın. 'Bitirelim mi?' yazmıştın. Ne oldu dünlerde bu saatlerde ki mesajlarına. Ne değişmişti? Hem sen terk etmeyi nereden öğrendin ki? Sana o kadar demiştim zamanında hayat bu filmlerdeki gibi değil izleme bu kadar film diye. Dinlememişsin beni. Oralarda öğrendin dimi bu gitmeleri. Zaten içinde ayrılığın, entrikaların olmadığı bir film yok. Keşke bizi filmlere benzetmeseydin. Saf ve çocuksu kalsaydık. Ben mutlu kalmak isterdim ama hayat ne bir film nede bir kitap işte. Ben hiç mutlu yazılar yazamıyorum çünkü aklıma sen geliyorsun. Neyse işte madem bitirmek istedin, mutlu olamıyoruz o zaman telefonunun saatini kur. Sabah işe giderken uyuya kalma. Geceleri sessize al telefonunu çünkü artık seni hiç olmadık saatlerde arayacak bir kız yok. Sen onunla bitirmek istedin. Uykunu bölme hiç, kıyamam o yüzden sessize al telefonunu. Ben bundan sonra ne birine 'seviyorum lan seni' derim, ne biriyle yağmurda ıslanırım, nede başka bir şey yaparım. Gözlük temizleme mendilime baktığımda bile aklıma sen geliyorsun. Babamla kavga edip ağlamıştım çantamda mendil arayıp bulamamıştın gözlerimi gözlük temizleme beziyle silmiştin. Ağlarken güldürmüştün beni. O kadar şapşaldın işte sen. Ama her ne olduysa bitirmek istedin. Kitap gibi bir şeydin işte, bağımlılıktın, çok güzeldin. Sonun vardı seninde, kitaplar gibi. Ama emin ol hiç bir kitap senin kadar parçalayarak gitmemişti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder