10 Ekim 2013 Perşembe

Kalbim Sürtük


Hayatım boyunca hep aykırı oldum. Hiç söz dinlemedim, hep denilenin tersini yaptım. Mesela annem bana sebzeleri öğretirken patlıcan dediğinde bile patlamıcam demişim. Ağlayarak her istediğimi aldırtmışım. Söz dinlememe konusunu fazlasıyla abartmışım. Büyüdüğümde de kişiliğimde değişen fazla bir şey olmadı. Yine söz dinlemeyen, şımarık bir kız oldum. İstediğim her şeyi, herkesi elde ettim. Onlara küçükken oynadığım oyuncaklarımmış gibi davrandım. Sonra daha iyisini gördüm onu istedim ve aldım. Hayatım böyle amaçsız saçma bir şekilde giderken karşıma o çıktı. Diğerleri gibi değildi, onu ilk gördüğümde hoşuma giden saçları, bakışları, giyim tarzı, yada vücudu yoktu. Gayet normaldi ve ben onu farkında olmadan çok sevdim. Hayatımda ilk defa kendimden çok başkasını sevdim. İnsanların içinin, kalbinin dışarıdan daha önemli olduğunu öğrendim. Hayatımda ilk defa sevilmemenin de ne olduğunu öğrendim. Hayatımda ilk defa biri çok sevdiğim egomu yerle bir ederek gitti. Kendime güvenimi sarstı. Sanki yıllar boyunca hayatını mahvettiğim bütün adamların intikamını alıp gitti. Onun gidişinde düşünecek fazlasıyla zamanım oldu, ilk defa aşk acısını tatmış oldum. Canımı çok yakmasına rağmen hep onu istedim. Gelmedi. Çok uzun bir zaman bekledim, yinede gelmedi. Bir zaman sonra kendi mi öylesine dağıttım ki o kendini beğenmiş, hırslı, megolaman kızdan eser kalmadı. Kendime olan o büyük saygımı yitirdim. Yaptığım hatalar arap saçına döndü, öyle bir hal aldım ki olduğum vaziyeti hiç bir denklem çözemez hale geldi. Kalbim un ufak oldu. A'yı sevdim, B'den hoşlandım. C'yle takıldım, D'ye aşık olduğumu sandım ve bütün bunların sorumlusu kalbime giren O'nun yüzünden oldu. Dışarıdan sürtük gibi görünen kalbimin içinde o var. Kendimi ne kadar hırpalasam da dönmeyeceğini anladım ve bir köşeye sindim. Düşündüğüm gibi oldu, dönmedi de zaten. Yediğim bütün gelmiş geçmiş haltların cezasını ödedim, hala ödüyorum. Hala canım yanıyor. Diyorum ya küçüklüğümden beri takıntılı ve söz dinlemeyen biri oldum ben. Onu sevmemem gerektiğini söylediklerinde de dinlemedim, unut dediklerinde de dinlemedim. Mutsuzum, boşlukta hissediyorum o yok çünkü. Bazen ondan nefret etmeye çalışıyorum beceremiyorum. Beni bırakıp gitti ama hala gözüme öylesine masum geliyor ki. Keşke diyorum bazen, keşke hep çocuk kalsaydım, keşke hep bana alınmayan bebekler için ağlasaydım. Şimdi ne kadar ağlasam da o dönmüyor, kimse onu bana getiremiyor. Hep doğuştan şanslı olduğumu söylerlerdi ta ki o gidene kadar. Demek ki aşkın gelişi bütün mutluluğumu, huzurumu, şansımı söndürebiliyormuş. Şimdi hiç bir şey yolunda değilmiş, dünyanın en şanssız insanıymışım gibi hissediyorum. Bir kişinin yokluğu bin kişinin varlığına bedelmiş meğer. Ben hala bıkmadan usanmadan onu bekliyorum çünkü hiç bir battaniye onun kadar ısıtamıyor. O hariç her şeyim var ve onsuz hiç bir işe yaramadıklarını fark ettim. Bana sevmeyi öğretip terk edip giden adam şimdi kim bilir nerede? Bana onlarca şiir yazdıran adam şimdi kim bilir kimin gözlerinde? Bilmiyorum,  döner mi? dönmez mi? Sevdi mi? Öylesine gelip gitti mi? hiç bir şey bilmiyorum. Tek bildiğim şey bana nefesi kesilene kadar seni seviyorum dedi ve ertesi gün ayrıldık. Ben o günden beri eksiğim. Ve bir şeyin farkındayım Allah belamı verdi onunla birlikte. Kime ne halt ettiysem hepsinin kat ve kat fazlasını yaşadım. Artık o kendini beğenmiş, şımarık olduğu kadar sevimli sempatik kız yok. Sessiz, eksik, onsuz ve boşlukta olan bir kız var. Senin dönmeyeceğinden ne kadar eminsem, bir daha kimseyi sevemeyeceğimden de o kadar eminim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder