16 Haziran 2014 Pazartesi

Giden Can


Konuştukça konuşuyor. Hiç susmadan bir şeyler anlatıyor. Her kelimesinde biraz daha mideme kramplar giriyor. Tam bir şey söyleyecek gibi oluyorum, çıkmıyor ağzımdan. Sadece dinliyorum. Bazen cümlenin sonuna yetişemeden nefessiz kalıyor. Bana resmen tüm nefretini kusuyor. Bunları ne zamandan beri düşünüyor acaba? Daha dün birbirimizin gözlerinde kaybolurken ne ara bunca şey birikmiş? Bilmem kaçıncı dakika olmuş ben hala dinliyorum. Arada beni dinliyor musun diyor 'hii' diyorum. O bile ağzımdan zorla çıkabiliyor. Ben bir şeyler yolunda gitmeyince hep kitlenirim. Aradığı ilk dakika 'merhaba' deyişinden bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştım. Taa orada kitlenmiştim. Zaten merhabasına karşılık almayı beklemeden konuşmaya başlamıştı. Her dakika biraz daha hareketli anlatıyordu beni nasılda sevmediğini. Yanılmamıştım. O konuştukça nefesim kesiliyordu. Önümdeki kağıda kalpler çizip karalıyordum. Her şey bir anda tepetaklak olmuştu. Yarım saatlik telefon konuşması nihayet özür dilerim ile son buldu. O yarım saat içinde merhaba-üzgünüm-sevmiyorum-özür dilerim kelimelerini algılayabildim. Konuşma sırası bana gelmişti Tabi ki konuşamadım. Kelimeler düğümlendi. 'Merhaba' dedim ve telefonu kapattım. Beni bir daha hiç aramadı. O telefonu ilk açtığımda merhaba demişti ve ben sesinden bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştım. Ben merhaba dediğimde sesim bir çok şey anlatıyordu ama o aldırmadı. O hissedemedi. Çünkü o beni hiç sevmedi ve gitti. İlk tanıştığımız günü hatırlıyorumda, bana merhaba dediğinde sağ yanağıyla gülümsemişti. Bende merhaba diyerek gözlerimde gülmüştüm. O an anlamıştım hayatımın aşkını yaşayacağımı. Ama tam anlayamamıştım. Gözlerimdeki tebessümlü merhabanın göz yaşlı bir merhaba ile son bulacağını anlayamamıştım. O duyguyu anlatacak kelime yok bende. Düşünsenize, benim canım gitti. Kopan cana, candan başka hangi kelime çare.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder