4 Haziran 2014 Çarşamba

Geçmiş Geçmiyor


'Bu uyku düzensizlikleri, hadsiz ağlamalar, dengesiz haller geçer mi? Bu aşk nasıl geçer?  Bu acı nasıl geçecek? Gerçekten geçecek mi?' diye düşünüp kendime çare ararken farkında olmadan geçip gittin hayatımdan. Nasıl olduğunu bende anlayamadım. Bir baktım ki artık uyandığımda ilk aklıma sen gelmiyorsun, sebepsiz ağlama krizleri geçirmiyorum. Hatta sen geçip gittikten sonra hayatıma yeni biri girer gibi oldu, giremedi. Kalbim onu alamadı, kalbim yeni bir başlangıca hazır değildi. Her yeni başlangıcın ardında bir son yatar. Sonlar hayal kırıklığıdır, sonların tümü tükeniştir. Yani bizim başlangıçlarımızın, yeni sayfa sandıklarımızın ardında hep bir son vardır. Sonlardan sonra yeniden doğulmaz. Sonlardan sonra yeni bir başlangıç hiç bir zaman hiç bir şey yaşanmamış gibi başlamaz. Her yeni başlangıçta biraz daha dün vardır. Her başlangıç 'bu sefer olacak' ile başlayıp 'yine beceremedik' ile son bulan bir hayal kırıklığıdır. Ben ilk seninle başladım, nasıl içi dolu deli deli sevdim anlatamam. Gerçi anlatsamda anlamazsın o ayrı mesele.  Ben seni çok sevdim, çok ağladım, çok yaşarken öldüm. Şimdi sorsan evet çok sevdim ama unuttum. O hüngür hüngür ağlamalarım gözümün önüne geliyor ama sanki hiç canım yanmamış gibi hissediyorum. Öyle güzel geçip gitmişsinki benden, teşekkür ederim. Bayağı güzel gitmişsin, sanki o aptal aşık ben değildim. Senden sonra şu aşk denen haltı iki kez daha yüzüme gözüme bulaştırdım. Ben hep aşk acısı çeken adamlara aşık oldum.  İlk hayal kırıklığım sendin, ikincisinde 'bu sefer olacak dedim', üçüncüsünde başlarda tereddüt etmeme rağmen 'aman inceldiği yerden kopsun' diyerek kalbimi dinledim yine olmadı. Üçünüzde çok güzeldiniz, en güzel sendin ama. Senden sonra en güzel oydu, ondan sonra o. Sen başkaydın, diğerleri hep 'o'. İkinci aşkımdan 'o' diye geçti benden üçüncüde. En çok sen vardın kalbimde. Ben sana hiç ihanet etmedim. Kalbimden geçip gitmenden sonrasını saymıyoruz değil mi? Çünkü çoktan kalbimden düşmüştün. Yalnız çok şanslı adamsın, bittin gittin hala kalemimdesin. Üzerinden ne hayal kırıklıkları geçirdim hala seni yazıyorum. Nasılda kanıma girmişsin zamanında, tebrikler. Ben hayal kırıklıklarımın ardından akıllanıp 'bu son' deyip kendi sözümü çiğnemeye doymuyorum. Aşık olmaya, olmayacak şeyleri oldurmaya çalışmaya doymuyorum, hayal gücümün maşallahı var doğrusu. Geçen gün yine boyumdan büyük bir şeyi oldurmaya çalışıp beceremedim, bu sefer son yıkılışımı yaşadım. Oturdum yine ağladım ama bu sefer kendime kızıp ağladım. 'Aptalsın kızım, iki güzel söze kanıyorsun, hemen kendini kaptırıyorsun. Çok safsın çok. Sen aşık olmak için mi geldin dünyaya? Herkesin yaralarını sen mi saracaksın? Kendini topla. Aptal aşık gibi dolanma' dedim kendime. Bu kendime bilmem kaçıncı nasihat edişim. Bu sefer gerçekten yorulduğumu fark ettim. Bu sefer gerçekten bazı şeylere inancım zayıfladı. Çünkü geçmiş geçmiyor, hep kalıyor. Ve ben geçmişimden arınmadan yeni adamlar yüklüyorum kendime. İşte canımı yakan şey bu belkide. Geçmiş geçmiyor, geçmiş her gün bir darbe daha geçiriyor. Gittikçe değişiyorum, yüklerimin altında eziliyorum. Geçmişteki izlerden arınmadan, geçmişi sindirmeden ayaklanmaya çalışıyorum. Güçlüyüm ya ben, her şeyi en iyi ben bilirim ya. Ama geçmiyor işte, geçmiş geçmiyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder