25 Ocak 2017 Çarşamba

Sen Kimsin ki?


Bu bir Yanılgının öyküsü.
Güçlü bir kadınla yıkılmış bir adamın arasında geçiyor. 
Öykü boyunca güçlü kadın, yıkılmış adamın yaralarını sevgisiyle sarıyor. Kalbinden çalıp yıkılmış adamın ömrüne koyuyor.
Güçlü kadın varıyla yoğuyla yıkılmış adamın elinden tutup onu dimdik, heybetli, cesur bir adama dönüştürüyor.
Ve öykünün sonunda yıkılmış adam, güçlü kadını terkediyor.

Güçlü kadın anlıyor ki mesele güçlü olmakta değil, güçlü kalabilmekteymiş.
Anlamak yetmiyor, onca yanılgı, hayal kırıklığı, terkediliş güçlü kadını darmaduman ediyor.
Yangın sönmüyor, köz oluyor öylede kalıyor.

Ben öykünün  burasında bittim. Sevgim, gücüm, umudum.. Herşeyimle yittim. 
Sense başka bir yol tercih ettin. O yolda umut dahi yoktu.
Senin için o yolda kalbinde öldürmek istediğin o kadının can yakan anılarıyla, bir zamanlar seni sevgisiyle saran güçlü kadının beddualarından başka hiç bir şey yok.

Bazen hayretle soruyorum kendime;
Sen kimsin ki kalbimi söküp sana verecek kadar çok sevdim. Sen kimsin? Hayatımın içine etmekten başka bir halt etmeyen bir adamı ben nasıl bu kadar sevdim. Sen kimsin ki bir türlü vazgeçemedim? Kolumu kanadımı kırmaktan başka hiç bir şey yapmadın. Ama aptal ben, gözlerine her baktığımda daha fazla hayran oldum. Beni bırakıp gittin daha fazla taptım. Başkasına aşıktın, senden vazgeçmeye çalışırken bir baktım ki kendimden vazgeçmişim. 

Beni sev diye diye kalbimi uğruna sererken bir baktım ki kendi yarattığım adamın egosunun altında ezilmişim.

Söyle. Kimsin sen? Boynuna sarılıp öpüp koklamak isteyecek kadar özletecek kimsin?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder