En son raddeye gelince aklınız gidip gelmeye başlar, ağlaya ağlaya dün kıyamadığınız insana beddua edersiniz.
"Benim yaşadıklarımı yaşasın" dersiniz.
Bazen hızınızı alamayıp "Benim yaşadıklarımın binlerce katını yaşasın" dersiniz.
Sonra aradan günler, aylar, yıllar geçer. Alışırsınız, İlk gün ki kadar acı çekmesenizde o acı yerli yerindedir. Unutamamışsınızdır. Unutmayı bir kenara bırak, hala sizi terkeden kişinin içinde kendinizi bulursunuz.
İşte bunun adı "acı tesadüfler".
Siz onun için ağlaya sızlaya 'iki kadın bir adam' dinlerken o, 'Baharımı kış eden öpüşlerin yalan mı? Harap olan bu gönlüm senin için saray mı?' sözlerini başkası için paylaşır. Aynı şarkıyı aynı anda dinlersiniz. Aynı filme ayrı gidersiniz. Aynı soruya aynı cevabı verirsiniz. Hala ruh eşisinizdir ama hiç bir zaman kalp eşi olmamışsınızdır.
Çok yoğun duygular içindedir, olmayan aşkın ızdırabını çeker. Sebebi sizin ettiğiniz bedduadır. O beddua içinizdeki yangını söndüremediği gibi genişletir. Siz ona ağlarken o başkasına ağlar. Çünkü bunu siz istemiştiniz,
Demiştiniz ki "bana yaşattıklarını ömür boyu yaşasın,"
Sonra sorarsınız kendinize; 'neden acı tesadüflerle hep ben karşılaşıyorum?
Cevap kendinizde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder