10 Eylül 2014 Çarşamba

Ah Şu Aptal Prensler



Cadı prensese elma veriyor- prenses ısırıyor- uykuya dalıyor- prens gelip prensesi uyandırıyor- ve sonra mutlu son. Bazen elmamı ısırıp zehirlenen prens oluyor. Onu kurtarmak için prenses geliyor. Daha prenses öpemeden uyanıp korkup kaçıyor. Uyuyan prens olunca hikayeler mutlu sonla falan bitmiyor. Prensler cadının getirdiği elmayla zehirlendikten sonra her gördüğü dişiyi cadı sanıyor, prenseslerle cadıları ayırt edemiyor. Ama prensesler öyle mi?
Yani erkekler canları bir kez yandığında geri çekiliyorlar ve her kadını aynı kefeye koyuyorlar. Korkuyorlar ve sonunda yine üzüleceğim diye düşünüyorlar. Karşılarında onları gerçekten seven bir kadın olsa bile göremiyorlar. Bir çürük elma yüzünden tüm elmaları çöpe atıyorlar ve yarım elmalarını bulamıyorlar. Bazen kendilerini seven kadını kırıyorlar. Çocuk gibi oluyorlar hatalarını fark edemiyorlar. İlerde çok geç olduğunda anlayıp pişman oluyorlar. Kadınlar ise sonunda üzeleceklerini hissetseler bile içlerinde bir umut besleyip duygularına yeniliyorlar. Her seferinde şans verip aynı hataya düşüyorlar. Her seferinde ilkmiş gibi hissediyorlar. Sonunda aradıkları aşkı zor yada kolay buluyorlar. Bazen yaralı adamların yaralarını sarıyorlar bazen yaralı adamların yaralarını sarmaya çalışırken kovuluyorlar. Kadınlar hep duygularına karşı gelmeksizin kendilerinden çok seviyorlar. Erkekler ise ilk hayal kırıklıklarından sonra kaplarına sıkışıyorlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder