17 Mart 2018 Cumartesi

Ruhuma Sirayet Eden Bir Hastalık


Birbirimizden yitip gitme düşüncesi ruhumu düğümlüyor, kemiklerimi sızlatıyor. Birbirimizi bilinmez bir sona sürüklüyoruz. Ruhuma sirayet eden bir hastalıktan öte değilsin. Uyuşturdun tüm hislerimi, kovamıyorum içimden seni.

Birimizden biri ötekimizi başkalaştırdı. Hangimiz hangimizin hayallerine ayak uyduramadı. Ben kimim? Sahi, senden önceki ben miyim? Yoksa sana kendini sevdirmeye çalışırken yiten miyim?

Bir kadın var aynada, ışığı sönmüş gözleri ve yabancılaşmış gülümsemesiyle bana bakıyor. Bir kadın var yakamda, tüm külfeti üzerime yüklüyor. Ruh hangi kadına ait aynada ki ve içimdeki kadınların hiç biri bilmiyor.

Kapat gözlerini kalbim. Dinle beni. Hala içinde bir yerlerdeyim. Yok olanla yok olunmaz tıpkı ölenle ölünmediği gibi. Bırak o adamın gölgesinde yürümeyi. Hastalıklı bir ruhu olmayanlar şiir yazamazlar. Şiir kül ister, yıkım ister. Şair en başta acıya aşıktır, ve sonra bağımlı. Tüm bunları göze alıp onu kaybetmeden önce bir şiir yaz. Sonra yok et o narsist adamı ve aynada ki parçalanmış benliğini. 

Yürek yorulur, dilin yolu kesilir, 
Gözler boşluğa hapsolur.
Hayaller derine dalar,
Çıkış yolunu unutur.
Çırpınışlar kendini ele verir,
Tükenişler aşikar.
Hayat hep bir şeyleri çalar,
İnim inim inletmeden vermez geri.
Süründürür, oradan oraya vurur,
Ortada dımdızlak kalırsın. 
En acıklısıda,
Bu durumun artık umurunda olmayışıdır.
Dilin yolu açılsa da, gönül gözün kapalıdır.
Ey hayat, düştüm nihayet yakandan
Şimdi sen koş ardımdan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder