3 Aralık 2014 Çarşamba

Hayalci Filmci Aşklar Hep Yarım


Her şey güzelken birden aklına bir şey dank ediyor ve tüm moralin bozuluyor ya işte o iğrenç bir şey. Peki ya sence bu farkındalığın sebebi hayal dünyamızdan uyanış mı? Kendimize uydurduğumuz yalanları bilinçaltımızda sakladığımız gerçeklerin alt edişi mi? İnanıyor muyuz hala bir romanın iki aşık karakteri olup, her badireyi atlatıp finalde iki çocuklu bir kedili bir aile olacağımıza? Düzeleceğine daha beter oluyor her şey. Gidip bir aşk filminin karakterlerini kendimize örnek ediniyoruz. Kendi hayal dünyamızda kendi mutlu sonumuzu yazıp çiziyoruz. Sonra bir yerden patlak veriyor hikayemiz.Biz yinede inadına inadına üstüne gidiyoruz. Kabul, bir şeylerin üstüne gitmeden olmaz. Ama bazı şeyler imkansızdır işte, filmdir. Kendimizi kandırırız. Hayatın acı olduğunu unuturuz. O filmlerde bize ne olursa olsun 'hayallerinin peşinden koş mutlu olursun' diyorlar ve bunu farkında olmadan beynimize öyle güzel yerleştiriyorlar ki aptal aşık örneklerinin başımıza geleceğine inanıyoruz. 
Kim sevdiğiyle dört dörtlük aşk yaşamış? Peki yaşadığını varsayalım, kim dört dörtlük aşk yaşadığına dört yıldan fazla aşık kalmış? İşte bu yüzden olmuyorsa zorlamamak gerek. Aşkta anlaşabilmek önemlidir. Olmamışsa anlaşamamışızdır, anlaşamamışsak o iş zaten olmamalıymış. Aşk filmlerindeki abes mutlu sonlar hiç bir zaman son bulmayacağı için bizim aşk hırslarımızda, bir kaçana on gidişimiz, bir gelene on gelişimiz hiç bir zaman bitmeyecek. Hiç bir aşk 'hadi beni yine sev beni deli deli sev beni yine yine yeni yeni yine yeni yeniden seeev' şarkısındaki gibi baştan sararak aynı tadı vermiyor. Olacak olsaydı en başta olurdu. Hayal kurmak hayal dünyamızı belli bir yaştan sonra geliştirmediği gibi aksine bizi en dibe çekiyor.Bu yüzden hiç bir zaman gerçeklere bakamayacak, hayal kırıklığı yaşamaya doymayacağız. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder