6 Ekim 2015 Salı

Tanrı Beni Sevmiyor


Delirdim ve değiştim. 

Tanrı beni sevmiyor, bu bir gerçek. 

Olmadıysa hayırlısı başka falan değil. Ben hiç bir zaman mutlu olamayacağım. Her gece neden beni sevmediğini, neden duygularımın karşılık bulamadığını sorgulayıp üst üste hatalar yapmaya devam edeceğim. Ben her gün son cümlelerin kulaklarımda yankılana yankılana öleceğim. 

Onu seviyormuşsun, beni hiç sevmemişsin, seni unutmalıymışım. Seni unutmak için yeni insanlarla tanışmalıymışım. Bak söylediklerini yapıyorum ben artık. Yeni insanlarla tanışıyorum. Sana benzeyen biriyle konuştuğumda senmişsin gibi heycanlanıyorum. 

Sonra dokunuyorum, o sen değilsin. Seni kaç adama dokunursam unuturum bilmiyorum. Deniyorum. Yinede her gece Tanrının dualarımı kabul etmeyip gözlerinin önünde kendimi harcamama izin vermesini sorguluyorum. Delirdim, toparlanamıyorum. 

Hayırlısı başka falan değil. Bundan sonra hayırlısı falan yok. Tanrı beni sevmiyor, bütün yıkıntılar beni buluyor. Ben hiç bir zaman mutlu olamayacağım. Seni unutmaya çalışırken onda bunda çürüyüp gideceğim. 

Üstelik biliyor musun ben senin gibi günahsız birine umut verip terketmedim. Sevmediğim halde onda bunda harcanan yine ben oldum. Aptalım ve Tanrı bunu düzeltmem için yardım etmiyor.

Seni unutmak için biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu söylemişsin. Bu hayal kırıklığını, bana yaşattıklarını, geleceğimi çalışını hiç bir zaman affettiremez.

Herşeye inançsızım. Sadece sen değil herşey gitti. Aynaya baktığımda eskiden neşesine hayran olduğun kızı göremiyorum. Günden güne hata yaptığını bile bile hayatının içine etmeye devam eden küçük bir kadın görüyorum. Vicdanın nasıl rahat anlamıyorum.

Şah Mat


Aylar sonra yeniden kendimi sana yabancıymışım gibi hissediyorum. 
Yanında olmadığım ayların yerini tutacak sorular sormaya başlıyorum. Bir bakıma seni yeniden tanımaya çalışıyorum. Eskisinden daha karışık her şey, sana adapte olmaya çalışıyorum. 

Kalbinin yeniden merkezi olmaya çalışmıyorum. Çünkü aylar geçti, kalp artık evde yok. Şimdi mi? Sadece bir nasılsın. Devamı yok, yarını yok. Umutlanmamı gerektirecek bir cevabın yok. Bensiz geçirdiğin ayların cevaplarında yokum, bir başkası var. Olmayı beklemiyordum zaten. Sadece bensiz seni tanımaya çalışıyordum. 

Aylar sonra yeniden yazıyorum. Geriye bakıyorumda, yazılarda büyürmüş. İçimde büyüte büyüte yazdıklarım ne çocukca geliyor şimdi. Seni seviyorum ne saçma cümle. Kalbimde büyüttüklerimin hangisi hala kalbimde?

Büyüdüm. Eskiden mutlu sonlar yazmaya meraklıydım. Şimdi mutlu sonları mutsuzlukla berbat etmeden rahat edemiyorum. Gidenlerin korkak olduğunu düşünürdüm. Şimdi ise gidebilenlere özeniyorum. Keşke o cesaret bende olsaydı, beni parça pinçik etmene müsaade etmeden gitseydim.

Herkesin kendi oyununda şah olduğunu unutup aptal hamleler yaptım. Yanımızdakiler ne olursa olsun bir gün değişirdi ya da giderdi. Ve şah mat. 

Kazandın. Yinede bir gün beraber oturduğumuz bankta kulaklıklarını tak, denizi seyrederek beni düşün. Burada o gece benimle ne kadar mutlu olduğunu hatırla. Sonra bankın benim oturduğum kısmına bak. O gece sana bakan gözlerimi hayal et. Nasılda mutluyduk değil mi? Sonra iç çek. Ben bu kıza neler yapmışım de. Ben bu kıza neler yaşatmışım de. Ben bu kızın kaç yılını uğrumda heba ettim de. Pişman olup kızma kendine. Sadece tüm bu yaşanmışlıkları farket. 

Ama sakın gelme. Sevmiyor olduğumdan falan değil. Şimdilerde benim için sadece bir nasılsınlıksın. Ötesi yok, yarını yok. Benim geleceğim o oyunda kaldı. Yenildim. Ve ben bunu kabul ettim. Şah mat.

5 Ekim 2015 Pazartesi

Sevgili Ekmek Bıçağı


Sevgili ekmek bıçağı; 

Ellerimle hüznü bölemezdim. Yani aslında ellerimle ekmek bile bölemezdim. Cinnet anında seni kalbine saplamak yerine sana yazılar yazan bir kızdan bekliyorsun ki.

Gerçi sen bendende garipsin. En mutlu günümde yaş pastama sapladığım bıçakda sensin, kendimi öldürmek istediğimde elime ilk gelende. Yüzünü ayna olarak kullanıp akmış rimelimi silmeme yardımcı olanda sensin. 

Tehlikeli şeyler hep ilgimi çekmiştir görüyorsun. Sonu baştan yazılmış aşklar, ucu görünmeyen uçurumlar, paslı makaslar, derin tüneller, dibi olmayan yokuşlar, parmaklıksız balkonlar, keskin bıçaklar.

Sevgili ekmek bıçağı, karakterine aşık olduğun adamın beş para etmez biri olduğunu öğrendiğinde tüm doğruların yok olur ve orospu olmakla, intihar etmek arasında seçim yapmak zorunda kalırsın. Çünkü kitaplardaki mutlu masalı yaşamışsındır ama finali istediğin gibi yaşayamamışsındır.

Ya kendini öldürürsün yada kalbini ödürüp umursamaz bir sürtüğe dönüşürsün.