25 Eylül 2013 Çarşamba

Eylül


Kışlık sevmiştim ben seni, yazım gibi içimi ısıtman için. Yazım olup güneş gibi kalbime doğman için. Sonbaharda yapraklar gibi kalbimden dökülüp gitmeni istemezdim. Bak şimdi yalnız kaldım, ellerim üşüyor. Isıtan yok. Hoş senden başkası ısıtsın istemezdim ya zaten. Şimdi dışarıda yağmur yağıyor. Her damlada sanki kalbimden akıp gidiyorsun. Sonbaharım böyle olacaksa kışım hiç gelmesin. Yada kışım seninle birlikte gelsin. Herkesin battaniyesi, müziği, kahvesi var. Benim kışımın özeti sen ol. O battaniyeye beraber sarılıp birbirimizi dinleyelim. O kahveyi birbirimizin gözlerinin içine bakıp soğutalım. Hani eylülde aşklar başkaydı? Hani eylül aşk diye yazılırdı? Eylül aşksa, aşk eylülse, sende eylülde aşksan geri dön. Benim ol, beni sev, benim içimi ısıt, bana sarıl, bana dokun, beni öp. Ellerimi yalnızlığın dostu kahve fincanı değil sen ısıt işte. Zaman battaniyeye sarılıp aşk filmleri izlemekle değilde, sana sarılıp aşk filmi çekmekle geçsin. Kulağıma seni seviyorum diye fısıldadığında içim erisin. Sen yanımda ol, yüzüm hiç asılmasın.
Eylülde aşk başka işte, beraber hasta olalım, birbirimize meyve soyalım, ben ilaçlarımı içmeyi unutayım sen bana kız. Soğuklardan burnum kızardığında 'öpeyimde geçsin' de. Yanakların kızarsın, elmacık kemiklerinden öpeyim. Yaz hiç gelmesin, sen yaz gibi gel. Yağmuru izleyelim, yağmurda koşalım birbirimizi ıslatalım. Ben böyle hayallere kapılmayayım, sen gel bunları beraber yaşayalım. Yaz aşkları gibi saçma olma, öyle boş ve geçici. Ömrümün kalanı ol. Gözlerimin içine her baktığında gözlerim parlasın. İşte o adam diyeyim sana, işte o içimi ısıtan gerçek aşkım olan adam diyeyim. Seninleyken hiç bir şeyin önemi kalmasın. Ne dışarıda fısıldayan rüzgarın, nede açık bıraktığımız camların. Öyle işte sevgilim, eylülde istiyorum seni. Yapraklar solmaya başlarken sen benim kalbimi yeşert istiyorum. Eldiven takmak yerine senin ellerini istiyorum, senin ceketini omuzlarıma almak istiyorum. En önemlisi seni istiyorum. Hemde öyle çok istiyorum ki. Yani başımda hiç ayrılma. Ellerini üzerimden hiç çekme. Gönlüme dokun hep, en derinden.
Ve ben şimdi her yağmur damlasında seni bekliyorum sevgilim, her rüzgarda kulağıma seni seviyorum diye fısıldadığını duyuyorum. Ben seni bekliyorum, hep bekledim hala bekliyorum. Sonbaharda gel, eylülde gel sevgilim. Kapımı bu soğukta sana araladım. Şimdi gel, ben üşütmeden gel. Dudaklarım camda, gözlerim kaldırımlarda seni bekliyorum sevgilim.

21 Eylül 2013 Cumartesi

Güçlü Kadın Hikayesi


Yalnız kadınlar vardır. Yalnız, güzel ve güçlü görünen. 

Hepsinin ardında kocaman birer hayal kırıklığı..

Onlar sevmekten korkar, çünkü bilirler yine terk edileceklerdir. İşte bu yüzden güçlü görünmeye çalışırlar. Güçlü kadın hikayesi hep yalandır. Çünkü hiç bir kadın göz yaşlarına hakim olamaz. Acılar birikir, birikir ve ummadık bir anda dökülür. İşte o an anlaşılır ki, güçlü kadın hikayesi hep yalandır. 

Biz, sonunda dizlerimizi karnımıza çekip bir köşede ağlayacağımızı bile bile kalbimizi dinleriz. Anı yaşarız, mantığımızı inkar ederiz. Ve her seferinde de aynı şeyi yaşarız, hayal kırıklığı. Her şeyi oldurabiliriz de, bir türlü bizi sevmeyen adamı kılıfımıza uyduramayız. 

Bir zaman sonra pes ederiz. O an anlarız ki, güçlü kadın hikayesi hep yalandı.. Sonra bir bakarız, sırf kalbimiz daha fazla kırılmasın diye her şeyden elimizi ayağımızı çekmişiz. Ne hayallerimiz kalmış ne umudumuz. Yavaş yavaş, farkında olmadan ruhsuzlaşmışız. Sevmekten korkmuşuz. Kimimiz bir daha sevmek istememiş, aşktan kaçmışız. Kimimiz ise sevmek isteyip sevememişiz. Sonunda hepimiz bir köşeye çekilmişiz. Mutluluğu görmeye tahammülümüz kalmamış, dışarı çıkmamışız. Aydınlığa tahammülümüz kalmamış, perdeleri açmamışız.

Yaşanan acıları sindirdikten sonra hayata kaldığı yerden devam etmek diye bir şey yok. Her acı bir tecrübe olduğu gibi, aynı zamanda  hayatımızdan bir şeyler çalıyor. Kiminin umudunu, kiminin mutluluğunu, kiminin ise hayatını.

Umudu, mutluluğu, hayatı çalınmış kadından ise kork, canını yakar. Onun canını nasıl yakmışlarsa seninkini de öyle yakar. Ama güçlü kadından korkma, güçlü kadın yoktur ki. Öyle görünmeye çalışan kadın vardır. Sadece sevmekten kaçar, severse canının yanacağından korkar. Aşktan kaçar, ihanete uğrayacağından korkar. Bu yüzden yatağından çıkmaz, perdeleri açmaz, iştahı yoktur, yastıkları ıslaktır, az konuşur. Canı yanmıştır işte onun, şefkat bekler ama söyleyemez.

İşte böyle kadınlar vardır, uzaktan hayatı çözmüş, neşeli. Bir o kadarda hayattan umudunu kesmiş, bir daha sevmemeye yemin etmiş. Güçlü görünen, gerçek yüzünü sadece aynalara ve yastığına gösteren. 

Güçlü görünen kadının hikayesi vardır, güçlü kadın hikayesi yoktur.

Bütün Kalplerin Sonu


Unutuyor muyum seni ve sana olan sevgimi?  Gerçekten bitiyor musun gözümde? Gitmek istiyor muyum gerçekten senden, bitirmek istiyor muyum? Ölüyor musun içimde? Bu yıkıcı sorularım neden? Seni o çok seven kalbime ne oldu? Neden cevapları bulamıyorum? 
Çünkü sen kalbimi bitirdin. Ben pes etmedim, kalbim pes etti. Buraya kadarmış.. Seni bu kadar sevebilirmişim. Biliyorsun, ben güçlü değilim kalbime direnemem. Kalbim seni istedi seni sevdim, kalbim şimdi senden vazgeçiyor. Farkında olmadan yaptığımız şeylerin bile bedelini ödüyoruz. Sanırım mantığımı dinlemeliydim, seni çok sevmemeliydim. Benim olduğun kadar sevmeliydim seni, ne daha az ne daha fazla. Beceremedim, çok sevdim. Ne kadar çok sevdiysem o kadar üzüldüm, ne kadar çok sevdiysem o kadar kalbime zarar verdim. Ne kadar kalbime zarar verdiysem o kadar çok öldüm. Ölen biri seni sevemez ki. Ölen biri, öldürülen biri.. İnsan katilini sevebilir mi? Ben çok sevdim. Ellerimle kalbimi armağan ettim, hiç acımadan parçaladın, ben yine kanayan yüreğimle seni sevmeye devam ettim. Çok seviyordum, çok ağlıyordum ne ara vazgeçtiğimi bilmiyorum. Sanırım kalbim direnmekten vazgeçti, sanırım kalbimde beni sevmediğini anladı. 'Canımı ne kadar yakarsan yak senden vazgeçmem gerektiğini hiç bir zaman anlamayacağım' dediğim günler geride kaldı. Ama ben çok sevmiştim, neden böyle oldu ki? Kalan hayatım boyuncada seni sevip hayatımın içine edebilirdim. Sonuçta ben bana yaşattığın acılara alıştım, bir nevi bağışıklık kazandım. Sen tüm hayatımı zindana çevirecek her şeye sahiptin. Neden senden vazgeçtim ki? Madem kalp acıyı seviyor, kalan ömrümde de seni sevmeye devam etseydi. Saçmalıyorum işte çünkü acılara bağımlı oldum. Hiç bir zaman mutluluğun bana yakışmayacağına inanıyorum. Mutluluğu, huzuru kendime yakıştıramıyorum. Yoluma karanlıklarda devam etmek istiyorum. Çünkü ben güçlü değilim, olamıyorum. Her zaman çabuk pes ettim ben, senden sonra. Kendime olan güvenimi sarstın bir kere. Artık geri gelmiyor. Canım öylesine yanıyor ki artık bende cesaretten, kalpten, aşktan, sevgiden hiç bir şeyden eser yok. Yanlış zamanda yanlış kişiyle tanışmak vardır, birde sürekli yanlış kişiyle tanışıp zamanın içine etmek vardır. Benim zamanımın içine etmemin başlangıcı sendin. Senden öncesi yoktu, senden sonrası zaten benim için senin acıların ile dolu. Senden sonrası hep aynı oldu. Herkeste sen vardın, senin yaşattığın acılar vardı , kendimi olmayacak kollara bırakmam vardı. İşte ben böyle zamanımı mahvettim. Seninle ve sana kendini kaptıran lanet olası kalbimle. Aptal kalbim, şimdilerde hiç bir işe yaramıyor. Ondan nefret ediyorum hayatımı ziyan etmekten başka bir işe yaramadı. Kalp bu, hiç bir zaman toz pembe kalmaz. Hepsinin sonu karanlık sapaklar, kanlı sonlar, kesik izleri, kapanmayan yaralar ve senin gibi gölge olmuş ruhlarla dolu. 

7 Eylül 2013 Cumartesi

Özür Dilerim


Çok özledim demek istiyorum, kendimi tutuyorum. Kendine söz verip tutamayanlardan değilim ben. Kocaman gururum var benim, kahretsin. Gidenin ardından ağlamaktan başka yapacak bir şey bulamıyorum. Dön diyemem, sevse zaten gitmezdi. Ben sadece bekliyorum. Bir gün sende özlersen hiç durma. Mesaj falan sakın atma, kapımı çal. O kadar özledim ki boyununa atlayayım, kokunu içime çekeyim, içimden 'bu adam beni seviyormuş' diyebileyim. 'Seni özledim' dediğinde 'bende' diyeyim. Ama sen gözlerimde 'ben daha çok özledim sevgilim'i gör. Çünkü gururum var benim, söyleyemem. Çünkü sen beni aldattın. Çünkü ben bu yüzden kaybettim seni. Gurur işte. Halbuki benim kaybedecek hiç bir şeyim yok, senden başka. Sen hala benimlesin, ben unutmadan bitmezsin. Seni seviyorum, çok aşığım ama sen duyamıyorsun bunları. Özür dilerim, ben aslında seni senden çok sevenim. Aynı zamanda her şeyi mahvedenim. Aldatan sensin, suçu üzerine alan benim. Anla işte seni ne kadar çok sevdiğimi. Sensiz gülemiyorum. Sen benim sadece sevgilim değil en yakın arkadaşımdın. Sevgililer en yakın arkadaşlara benzemezdi. Sevgililer ayrılırlardı. Bunu için , ayrılmamak için en yakın arkadaş olmamışmıydık biz? O zaman neden gittin ki? Biliyorum, burnumun sürtülmesini istedin. Söyleyemiyorum ama hisset işte, ben çok özledim. Gözlerine saatlerce bakıp gülmeyi, ellerimi ısıtmanı, abuk subuk fotoğraflar çekilmeyi, kavgalarımızı bile özledim. Şimdi hangi kızın yanındasın diye düşünmüyorum. Evde yalnız oturmuş beni düşündüğünü biliyorum. Çünkü sen benim kalbimsin, bir kere aldattığın için pişmansın. Geri dönmek istiyorsun ama kabul etmeyeceğimi düşünüyorsun. Kabul edeceğim sevgilim. Çünkü ikimizde hatalıyız, öyle yapmaman gerekirdi. Ve benim seni öyle boşlamamam gerekirdi, sevgimi göstermem gerekirdi. Sık sık seni seviyorum demediğim için özür dilerim sevgilim, gözlerimden anla istemiştim.

6 Eylül 2013 Cuma

Gitmişsin, Gelmişsin



Hıçkırıp yutkunmakla falan geçmiyormuş. Ne kadar ağlasan da giden dönmüyormuş. Sende öğrendim ben bunları, gidişinle öğrendim. Gidişinle anladım kendinden çok başkasını sevemediğini. Gidişinle anladım sevgimin seni mutlu edemediğini. Umursamıyormuşsun sen beni, seni sevmemi, sana olan aşkımı. Önemli olan ardına bakmadan gidebilmekmiş senin için, önemli olan bitirebilmekmiş beni senin için. Uğruna akıttığım yaşların, değiştirdiğim hayatımın hiç bir önemi yokmuş senin için. Gitmek istemişsin ve gitmişsin. Ne benlesin, ne bensiz. Canın istemiş dönmüşsün yeniden. Ben yine 'bu son' ile başlayan cümlelerine kanmışım. Aklım almasa da kalbim inanmış sözlerine. Sonra bir bakmışım bu kaçıncı gidiş, kaçıncı dönüş, kaçıncı affedişim. Sayamaz olmuşum artık. Sen beni hep ikinci durak olarak görmüşsün. Onlar, bunlar kırmış kalbini sen benim dizlerime, şefkatime koşmuşsun. Şimdilerde anladım. Anlamak kolay, aptal değilim. Kalbim aptal benim, kalbim yeni fark etti. Çünkü seni kalbim, ruhum ve benliğim eskisi gibi sevemiyoruz. Eskisi gibi yalanlarını öpemiyoruz. İhanetlerine sarılmıyoruz. Acın arık bize bal gelmiyor. Gözlerin artık tüm dünyaya eş değer değil. Dön yada kal demek gelmiyor içimden.Eskisi gibi sevmiyorum ama mutluyum. Çünkü alışkınım,bağlıyım sana. Bunca yılı beraber geçirdik. Kolay mı unutmak? Gitme demek gelmese de içimden, gidişin çok koyar bana. Her şey tamam da bu gidişlerine hiç alışamadım. Her seferinde ilki gibi canım yanıyor. Kafamda kurup senden uzaklarda üzülmekten bıktım. İşte bu uykularımı kaçırıyor. Sen gülerken ben burada bizim bin türlü halimizi düşünüp hıçkırıklara boğuluyorum. Elimde değil, gideceğini düşünmek canımı yakıyor. Alışkınım sana ama gidişlerine bağlı. Günden güne eriyorum. Kalbim yok oluyor. Eskisi gibi sevemiyorum seni, eskiden masumca severdim şimdi ise acıyla seviyorum. 'Beni bu kadar çok sevme' demiştin bana. Haklısın, ben kendimi durduramadım. Senin sınırların vardı. Ben kalbime hiç bir zaman sınır koyamadım. Kalbim şimdi siyah beyaz içinde mecazi anlamlara bile yer yok. Artık seviyorum dediğinde gerçekten sevip sevmediğini, yalan mı söylediğini düşünmüyorum. Oluruna bıraktım ben kalbimi. Onu seninle birlikte öldürüyorum. Farkında değilim, özür dilerim. Bilsem seni bu kadar çok sevmezdim. Seni ellerimle öldürmezdim. Olay basit, ben çok sevdim sen her seferinde defolup gittin.